1) Kitap
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Güncel Gönderiler
Öğe Edebî Zevk Siirt’li Halil Hulki Efendi ve “Muktetafu ‘l-ezhar fi Nazmi İzhari ‘l-Esrar” Adlı Eseri(Siirt Birlik Gazetecilik ve Matbaacılık, 2019-Kasım) Akay, SedatKur’ân-ı Kerim-ı Kerim incelendiği zaman her topluma kendi içlerinden ve yine onların diliyle konuşan peygamberlerin gönderildikleri görülmektedir. Ayrıca o toplumda öne çıkan meziyet ve üstünlük esilelerine göre de gönderilen peygamberlere mucizeler verilmiştir. Mesela Hz. Musa’nın kavmi içerisinde sihir ve büyü yaygın olduğu için Hz. Musa’ya asâ mucizesi verilmiştir. Aynı şekilde diğer peygamberlerin hayatları tetkik edildiği zaman benzer pek çok örnekle karşılaşmak mümkündür. Hz. Muhammed’in peygamberlik vazifesiyle görevlendirildiği toplumun en belirgin özelliği ise üstün bir edebiyat ve şiir yeteneklerinin olmasıdır. Bu nedenle Arap toplumunun içinden çıkan Peygamberimize mucize olarak edebiyat ve belagat alanında eşsiz bir üstünlüğe sahip Kur’ân-ı Kerim-ı Kerim verilmiştir. Dünyanın en fazla konuşulan dillerinden biri olan Arapça Sâmi dil ailesine mensuptur. Kur’ân-ı Kerim ve hadis başta olmak üzere İslâm dininin ana kaynakları da Arapça kaleme alınmıştır. Bu sebeple Arapça bütün Müslümanlara hitap etmektedir. Özellikle İslâmî kaynakların doğru okunup anlaşılabilmesi söz konusu dilin bütün incelikleriyle bilinmesiyle mümkün olabilir. Bu amaca ulaşabilme yolunda geçmişte sarf (morfoloji), nahiv (sentaks) ve belâgat alanında pek çok kıymetli eser telif edilmiştir. Arapçanın kullanımı yedinci yüzyıla kadar Arap yarımadası ile sınırlıyken İslâmiyet’in yayılması, fetihler ve ticaret kervanlarıyla doğuda Afganistan, batıda Endülüs’e kadar uzanan havzada kültür ve medeniyet dili olarak pek çok milletin konuştuğu ortak dil haline gelmiştir. Ancak günümüzde Arapça, başta İngilizce olmak üzere batı dillerinin etkisiyle yerini Avrupa dillerine bıraksa da önemini hala korumaktadır. Kur’ân-ı Kerim’ı doğru okuyup anlama amacı Arapça gramer kurallarının yedinci yüzyıl gibi erken bir dönemde şekillenerek olgunlaşmasına sebep olmuştur. Günümüze kadar da bu gelişme devam etmiştir. Hz. Ali döneminde dil çalışmalarının temeli atılmış, Halil b. Ahmedle (ö.175/791) devam ederek öğrencisi Sîbeveyhi’nin (ö.177/793) el-Kitâb isimli eseriyle zirveye ulaşmıştır. Zaman içerisinde Kûfe ve Basra Ekolü gibi dil ekolleri oluşarak günümüze kadar birçok ilim yuvasında okunan ve okutulan eserler kaleme alınmıştır. Türkler de diğer Müslüman milletler gibi bu alanda pek çok kıymetli eser vücuda getirerek ilim dünyasının istifadesine sunmuştur. Selçuklu Türklerinde Nizamiye medreseleri, Osmanlılar’da Sahn-ı Semân medreseleri başta olmak üzere eğitim kurumları tesis edilerek bu alanda güzide eser bırakmışlardır. Çalışmamızın konusunu bu eserlerden bir tanesini kaleme almış olan Halil Hulki Efendi ve Muktetafu’l-ezhâr fî nazmi Izhâri’l-esrâr adlı eseri oluşturmaktadır.