Yazar "Tan, Mehmet" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 6 / 6
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe ARKADAŞLIK ÜZERİNE KURAMSAL YAKLAŞIMLAR(2019) Aytaç, Ömer; Tan, MehmetArkadaşlık, seçili bir ilişkidir ve tercih edilerek sürdürülür. Arkadaşlık olgusu, sosyal bilimlerde sosyoloji,psikoloji ve sosyal psikoloji gibi farklı disiplinlerce incelenmektedir. Çalışmada arkadaşlığın oluşumu vegelişimine yönelik bazı kuramlara değinilmektedir. Temelde bu kuramlar arkadaşlığı anlamaya ve açıklamayayöneliktir. Büyük arkadaşlık kuramı ve modern arkadaşlık kuramı olmak üzere arkadaşlığı kuramsallaştıraniki farklı yaklaşım vardır. Modern kuram içerisinde destek teorisi, sosyal değişim ve eşitlik teorisi, bilişseltutarlılık teorisi, gelişimsel teoriler, benzerliğin çekiciliği teorisi ve sosyolojik perspektif yer almaktadır.Arkadaşlığa dair ilk açıklamalar antik çağ filozoflarına dayandırılmakta ve bu görüşler “büyük arkadaşlık”kuramları olarak adlandırılmaktadır. Bu görüşte tarihsel bir yaklaşım söz konusudur. Bir diğer arkadaşlıkkuramı ise “modern arkadaşlık” kuramıdır. Büyük arkadaşlık yaklaşımında arkadaşlık idealize edilir ve sadeceerkekler arasında olacağı düşünülürken, modern arkadaşlık yaklaşımında arkadaşlıkların sadece erkeklere özgüolduğu fikrine karşı gelinmekte ve arkadaşlık kendi başına bir gerçeklik olarak ele alınmaktadır. Modern kuramiçerisinde sosyolojik yaklaşıma ağırlıklı olarak değinilmektedir. Arkadaşlık olgusu sosyolojik olarak azodaklanılan bir konu olmasına rağmen arkadaşlık sosyolojisine yönelik çalışmalar artmaktadır. Çalışmaarkadaşlık olgusuna kuramsal bir çerçeve sunması açısından önem arz etmektedir.Öğe Arkadaşlık İlişkilerinde Yaşanan Değişim: Mardin Örneği(2020) Aytaç, Ömer; Tan, MehmetArkadaşlık ilişkileri modernleşme, teknolojik gelişme ve küreselleşme gibi etkenlere bağlı olarakdeğişmektedir. Modern yaşam; rasyonalite, bireyselleşme ve hız parametrelerine dayalı olarak yoğun birdeğişim/dönüşüm sarkacı altındadır. Bu doğal olarak her türden ilişki ve etkileşim süreçlerini de etkilemekte, hayatın doğal ve spontane yapısını dönüştürmektedir. Bir asal bağlılık türü olarak arkadaşlık dabu süreçte değişime uğramakta, anlamı ve deneyimlenme formları farklılaşmaktadır.Bu çalışmada,günümüz toplumunda arkadaşlık ilişkilerinde yaşanan değişim odağa alınmakta ve bu değişimde paysahibi etkenlere ve bunların dönüştürücü gücüne dikkat çekilmektedir. Çalışmada yarı yapılandırılmışgörüşme tekniği kullanılarak Mardin’de 40 kişi ile yapılan görüşme verilerinden yararlanılmıştır.Araştırmada öne çıkan bulgular arasında; arkadaşlık ilişkilerinde köklü bir değişim yaşandığı, bununhemen her kesimde, sosyal sınıfta, cinsiyet ve mesleki gruplarda görülebildiği ifade edilmektedir. Arkadaşlık ilişkilerinde sahici, samimi, diğergam ve güvene dayalı arkadaşlıkların yerini yüzeysel, ikincil,gösterişçi, bencil ve riskli arkadaşlıklar almaktadır. Ancak bu yöndeki değişimlere rağmen zaman içerisinde arkadaşlığın kendisini toplumsal şartlara bağlı olarak yeniden ürettiği ve gücünü ve gerekliliğinimuhafaza ettiği görülmüştür.Öğe KADINLARDAKİ STATÜNÜN GİYİM ÜZERİNE ETKİSİ: ELAZIĞ ÖRNEĞİ(2021) Tan, Mehmet; Demir, Merve SefaGörünür tüketim ürünlerinden biri olan giyim, bireyin kim veya kimlerden olduğuna işaret eder. Bu işaret zamana ve kültüre göre değişiklik gösterir. Giyimde yaşanan değişim, sosyal değişimin göstergelerinden biridir. Zaman içerisinde toplumların giyinme tarzlarında değişimlerin yaşandığı gerçeği, sosyal değişmenin giyime yansıdığını göstermektedir. Sosyolojik perspektifle modaya bakıldığında sosyal değişme ve giyim arasındaki ilişki açık bir şekilde görülebilmektedir. Bu konuda Simmel’in ve Veblen’in düşüncelerinde görüldüğü üzere toplumun alt sınıfındaki kesiminin üst sınıfın giysilerini takip ve taklit ettiği, buna bağlı olarak giyimlerinin değiştiği anlaşılmaktadır. Böylelikle alt kesim gruplarla benzer şekilde giyinmek istemeyen üst kesim grupları giyim tarzlarını değiştirme yoluna gitmektedir. Bireysel bağlamda ekonomik göstergeleri değişen kadınlar, giyim üzerinden bu değişimleri yansıtmaktadır. Moda, görsellik ve reklam göreceli olarak kadınların giyim alışkanlıklarını etkilemektedir. Bu bağlamda kadınların ekonomik açıdan yaşadıkları değişimi dış görünüşlerine yansıtmaları dikkatten kaçmamaktadır. Nitel bir araştırma olarak hazırlanan çalışma özelinde, yarı yapılandırılmış görüşme formu ile çalışma hayatına başlayan 20 kadın ile görüşülmüştür. Yapılan bu çalışmada kadınların statülerinde yaşanan değişimlerin, dış görünüş ve giyimleri üzerindeki etkileri ortaya konulmuştur. Genel olarak kadınların, çalışma hayatına başlamasıyla giyim tercihlerinde ve giyime yönelik tüketimlerinde değişimler yaşanmaktadır. Ekonomik ve sosyal durumunun değişikliği giyime yansıyarak giyim tüketimi artmaktadır. Giyim alışverişlerinde fiyata bakılmadığı, beğeni ve tarza göre kıyafetler seçildiği anlaşılmaktadır. Kadınların giyim tercihleri ve giyimdeki tüketim alışkanlıkları bulunduğu ekonomik ve sosyal konumları ile yakından ilişkilidir.Öğe Kültürel Sermayenin Kişilerarası İlişkilere Etkisi: Bourdieucu Bir Yaklaşım(2021) Tan, MehmetBu çalışmada, Bourdieu’nun habitus ve kültürel sermaye kavramlarındanhareketle kişilerarası ilişkiler ele alınmaktadır. Bu bağlamda kişilerarasıilişkilerde özellikle kültürel sermayenin önemi ve etkisi irdelenmektedir.Kültürel sermaye kavramı Pierre Bourdieu’nun temel kavramları arasındayer almaktadır. Bireyin kültürel sermayesi aileden tevarüs eden özelliklerinyanı sıra eğitim yoluyla kazandıkları özelliklerden oluşmaktadır. Birey,sosyalleşme araçlarından biri olan aileden belli kültürel kalıplarıedinmektedir. Bu çerçevede ailenin kültürel sermayesi aile içi sosyalleşmeyolu ile bireye aktarılmış olmaktadır. Bireyin aileden sonra kültürel kalıplarıedineceği bir başka alan eğitimdir. Bireyin alacağı eğitim kültürelsermayesini biçimlendirecek bir etkinliğe sahiptir. Bu yollarla edinilenkültürel sermaye bireyin davranışlarına yansımaktadır. Bireyin davranışyatkınlıkları ve eğilimleri habitus olarak adlandırılmaktadır. Bu davranışkalıpları ve eğilimler hem aile hem de eğitim aracılığıyla edinilen kültürelsermaye ile yakından ilişkilidir. İnsan ilişkileri kültürel sermaye ve habitustemelinde gelişmektedir. Bireyin habitusu ve kültürel sermayesi kişilerarasıilişkilerinin oluşumunu ve sürecini etkilemektedir. Burada habitus vekültürel sermaye, bireyin giriştiği kişilerarası ilişkilerin mahiyetini,muhteviyatını ve müstakbelini belirlemektedir. Kişilerarası ilişkilerdeilişkinin sürdürülmesinde önemli bir dayanak da güvendir. Karşılıklı olarakduyulan güven, ilişkinin temelini oluşturmanın yanında ilişkinin geleceğinide inşa etmeye yardımcı olmaktadır. Güven temelinde insanlar ile kurulanbağlantılar sosyal sermayeye karşılık gelmektedir. Kişilerarası ilişkilerinsosyal sermayenin oluşumunu ve büyüklüğünü belirleyebilmektedir. Buaçıdan sosyal sermaye, insanların birbirleriyle kurduğu ilişkilerinsürdürülmesini sağlamaktadır. İnsanların belli bir ekonomik, kültürel vesosyal sınıflara tekabül etmesi sonucunda benzer sınıflarda olan insanlarınbirbirine benzer davranışlar sergilemesine neden olmaktadır. Bubenzerlikler kişilerarası ilişkilerde yatkınlıkların benzerliğini ortayaçıkarmakta ve benzer habitusa sahip bireylerin birbirilerine yakınlaşmalarıdurumu güçlendirmektedir. Genel olarak insanlar, sosyal ilişki becerilerinikültürel sermayelerine bağlı olarak geliştirmektedir. Ayrıca başlayan birsosyal ilişkinin devamlılığını, bu kültürel sermaye pratikleribelirleyebilmektedir.Öğe Reklam Sloganları ve Narsisizm(1. ULUSLARARASI YÖNETİM VE İLETİŞİM KONGRESİ, 2019) Tan, MehmetBu çalışmada, bazı reklamların narsisizm epidemisinin yayılmasına etkisi tartışılmaktadır. Reklam, bir toplumun kültürünü yansıttığı gibi reklamın söz konusu toplumun kültürüne etki etmesi de söz konusudur. Kültürel unsurları içerebildiği gibi kültürel unsurları değiştirmeye yönelik muhtevalara da sahip olabilmektedir. Ayrıca toplumsal ve bireysel alışkanlıklar üzerine etkisi yadsınamaz bir gerçektir. Reklamın etkisi, gündelik yaşamdaki tüketim pratiklerinin yanı sıra davranış ve söylemlerde görülmektedir. Kişilerarası sohbet ve konuşmalarda reklam sloganlarının kullanılması reklamın hayatımızdaki yerini göstermesi açısından önemlidir. Ticari bir faaliyet olarak reklam, bireyin ilgi ve dikkatini çekerek bireyi tüketime yöneltmektedir. Bu amaçla her reklam bir slogan üretir. Reklam sloganları kısa, öz ve etkileyici olması tercih edilir. Sloganların bu özellikler taşıması, sloganın hem kolay kullanımına hem de sık kullanımına neden olur. Böylelikle, reklam sloganının herkeste bir etki oluşturması ve her kesimin diline pelesenk olması kolaylaşır. Reklam sloganları, bireyler üzerinde farklı etkilere neden olmaktadır. Her kategoriden bireyleri etkileyecek argümanlar tercih edilmektedir. Özellikle genç nesil üzerindeki etkisi daha belirgindir. Gençler arasında gittikçe yayılan narsisizm, günümüz dünyasının bir gerçeğidir. Narsisizm tanımlamada güçlük çekilmekle birlikte bireyin kendine aşırı hayran olma ve değer verme olarak açıklamak mümkündür. Narsist birey, gösterişe önem veren ve bencil olarak nitelenen davranışlar sergiler. Birey burada benliği, kimliği, zekâsı, tarzı ve alışkanlıklarıyla diğer kişilerden kendini farklı ve üstün görür. Günümüz modern dünyası birey ve bireyselliği ön planda tutması narsisizm epidemisinin artmasına yol açar. Bazı reklam ve reklam sloganları bireyin diğerlerinden farklı olma, kendini gösterme ve tatmin olma üzerine kurulur. Çalışma, reklam sloganlarındaki narsisizm emareleri incelemeyi amaçlamaktadır. Nitel bir araştırma olarak tasarlanan çalışmada söylem analizi yöntemi benimsenmiştir. Bu amaçla bazı reklam sloganlarındaki narsisizmi çağrıştıran söylemler ortaya çıkarılmaktadır.Öğe THE CHANGING STRUCTURE OF THE TRIBE IN THE PROCESS OF URBANIZATION(2022) Tan, Mehmet; Fırat, MuhammetThe study deals with the changes faced by the tribes in the urbanization process. The city stands out as a place where modern life manifests. The tribe, on the other hand, is known to be an organizational form in which traditionalism and the sense of community is dominant. While the urban individual has an individual vision of the world, the individual in the tribal culture adopts a more collectivist attitude. In this sense, when compared to tribal relations, urban relations are a more superficial and not intimate. Basically, the tribe and the city refer to very different structures. The city structure and texture are unique to itself and the forms of social relations it dresses itself are therefore different from rural forms. Tribal structures are also very different from urban practices thereby causes conflict and difficulties for the individual. At this point, some adaptation problems arise because the tribe members strive to maintain a collectivist relationship. In addition, while there is no authority other than law in the city, a tribal individual needs to obey the tribal leader. As seen, the cities do not conform to the lifestyles of the tribesmen, forcing them to change. But not limited to this alone, this paradox ultimately results in the heterogeneity of the cities, leading to question the current issue of traditional tribal organizations in modern cities. Thus, the last word is that despite the rural areas that tribal background remains strong, the urban tribe has changed with the urbanization process.