Yazar "Günal, Hikmet" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 11 / 11
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Dicle Havzası Toprak Özelliklerinin Yersel Değişimlerinin Jeoistatistik ve Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Belirlenmesi ve Haritalanması(Türkiye Tarımsal Araştırmalar Dergisi, 2018-03-12) Budak, Mesut; Günal, Hikmet; Çelik, İsmail; Acar, Nurullah; Sirri, MesutToprak özelliklerinin mesafeye bağlı değişkenliklerinin belirlenmesi, incelenmesi ve haritalanması yoğun tarımsal üretim yapılan arazilerde uygun amenajmanların geliştirilmesi ve üretimin sürdürülebilirliğinin sağlanması açısından son derece önemlidir. Bu çalışmada ülkemizin su rezervlerinin büyük bir kısmının yer aldığı, önemli sulama projelerinin gerçekleşmekte olduğu Dicle Havzası’nda bir kısım fiziksel ve kimyasal toprak özellikleri belirlenmiş, mesafeye bağlı değişkenlikleri modellenmiş ve haritalanmıştır. Toprak örneklemeleri, Diyarbakır ile Siirt illeri arasında 5 x 5 km gridlere ayrılmış 4.341 km2’lik alanda her gridin yaklaşık köşesinden toplam 175 noktada 0-20 cm derinlikten alınmıştır. Toprak özelliklerinin 5 km’den kısa mesafelerdeki değişimlerinin daha doğru tahmin edilebilmesi amacıyla ardışık iki gridin köşe noktaları arasında 250 m, 750 m ve 1750 m mesafelerden de 33 toprak örneği alınmıştır. Alınan bozulmuş örneklerin tekstür (kum, kil ve silt), organik madde, kireç, toprak reaksiyonu, elektriksel iletkenlik, alınabilir fosfor ve potasyum analizleri yapılmıştır. Mesafeye bağlı değişkenliğin modellenmesi ile örneklenme yapılmayan noktaların ilgili özellikleri tahmin edilmiş ve yersel değişim haritaları oluşturulmuştur. Çalışma alanında en düşük değişkenliğin pH (% VK= 3.9) ve en yüksek değişkenliğin ise alınabilir fosfor (% VK= 137.77) konsantrasyonunda olduğu görülmüştür. En yüksek range değerine sahip toprak özelliği elektriksel iletkenlik (135.4 km) iken en küçük range değeri pH (4.74 km) için elde edilmiştir. Her bir özelliğin en düşük ve en yüksek olduğu yerlerin rahatlıkla tespit edilebildiği toprak haritaları, uygun amenajman yöntemlerinin belirlenmesi, sorunların giderilmesi ve girdilerin en uygun kullanımı açısından son derece yararlı araçlardır.Öğe Ekosistem Servislerinde Toprağın Rolü(2022) Bülbül, Safiye; Sürücü, Abdulkadir; Günal, Hikmet; Budak, MesutEkosistemin yapısının ve işlevlerinin insan refahına katkıları ekosistem servisleri olarak tanımlanmaktadır. Toprak, “ekosistem servisleri” olarak adlandırılan, tedarik etme (örneğin tatlı su, odun, yiyecek ve lif), düzenleme (örneğin iklim, erozyon ve sel), kültürel (örneğin estetik veya manevi değerler) ve destekleme (örneğin bitkilere, hayvanlara ve insan altyapısına fiziksel destek) gibi insan refahı ve sürdürülebilir sosyo-ekonomik kalkınma için önemli olan çok çeşitli mal ve hizmetlerin sağlanmasına katkı sunmaktadır. Litosfer, biyosfer, hidrosfer ve atmosfer arasında ara yüz olan toprağın ekosistem servislerinin yerine getirilmesindeki çok fonksiyonlu rolünü anlamak son derece önemlidir. Topraklar ekosistem servislerinin yerine getirilmesinde diğer ekosistemler ile birlikte görev almaktadır. Ekosistem servisleri, çoklu ekosistemler arasındaki etkileşimin sonucu olduklarından, ekosistem servislerini sadece toprağa bağlı olarak tanımlamak yeterli olmayacaktır. Tarımsal faaliyetler ile gıdanın üretilmesi, toprak özelliklerinin yanında, yağış, güneş ışığı ve sıcaklık gibi iklimsel değişkenler ve ekim veya gübreleme gibi insan müdahaleleri ile mümkün olabilir. Bu nedenle, ekosistem servislerinin sağlanmasında topraklar ancak bazı servislerin ne kadar iyi sağlanacağını belirleyen önemli bir ekosistem olarak görev yapmaktadır. Bu çalışmada, diğer ekosistemler ile birlikte insan refahına katkı sağlayan toprağın ekosistem servislerinin gerçekleşmesindeki önemi, yayınlanan güncel araştırmalardan derlenerek ortaya konulmuştur.Öğe Environmental sensitivity to desertification in northern Mesopotamia; application of modified MEDALUS by using analytical hierarchy process(Arabian Journal of Geosciences, 2018-08-09) Budak, Mesut; Günal, Hikmet; Çelik, İsmail; Yıldız, Hakan; Acir, Nurullah; Acar, MertPoor management, low vegetation cover, and severe erosion are undermining the stability and sustainability of lands. In this study, modified Mediterranean Desertification and Land Use (MEDALUS) method was used to identify environmentally sensitive areas (ESA) to desertification in Tigris Basin, Turkey. Soil samplings (0–20 cm) and field observations were conducted within 3.752 km2 land. Biophysical and anthropogenic parameters of sampling locations have been integrated and processed by geographic information systems obtaining soil, climate, vegetation, and management quality indexes. Additional six parameters for soil quality and one for management quality were used to adopt MEDALUS to the context of Tigris Basin. The weights for parameters and indicators were calculated using analytical hierarchy process (AHP). Tigris Basin was classified into one fragile and two critical areas using original method, whereas one fragile and three critical classes were defined with the modified method. In the original method, fragile areas represented 5.65% and low-degree critical areas 24.49% and moderate critical areas 69.86% of the study area, which are needed to be monitored for severe land degradation. Modifying MEDALUS allowed to define highly critical areas (51.41%) which have not been detected in the original method. The critical areas are primarily used for field crops with extensive tillage, medium degree of plant cover, low drought resistance, and erosion along with low management quality due to the lack of required environmental protection. The results revealed that adaptation of new parameters and weighting in MEDALUS improved the ability of classifying ESAs for a regional scale to desertification.Öğe Sayısal renk parametrelerinden bazı fiziksel ve kimyasal toprak özelliklerinin belirlenmesi(Harran Tarım ve Gıda Bilimleri Dergisi, 2018-04-17) Budak, Mesut; Günal, Hikmet; Süer, Mustafa; Süer, Mustafa; Akbaş, FevziTarım topraklarının fonksiyonlarının sürdürülebilirliği doğru tanımlanmaları, uygun idare edilmeleri ve toprak kalitesinde zaman içerisinde meydana gelen değişimin izlenmesi ile mümkün olabilir. Toprak özelliklerinin klasik yöntemlerle belirlenmeleri oldukça uzun zaman, maliyet ve iş gücü gerektirdiğinden, üreticiler çoğu zaman toprak analizi yaptırmaktan kaçınmaktadır. Bu çalışma, kolaylıkla belirlenebilen sayısal renk parametreleri ile geniş bir tarımsal araziden alınan toprakların bazı fiziksel ve kimyasal özellikleri arasındaki ilişkileri belirlemek ve sayısal renk parametrelerinin toprak özelliklerinin belirlenmesinde kullanılabilirliğini araştırmak için yürütülmüştür. Bu amaçla, yoğun tarımsal üretimin yapıldığı Kazova’da 63 noktadan 0-30 cm derinlikte toprak örnekleri alınmıştır. Toprak örneklerinin renk parametreleri (L, a ve b), kil, kum ve silt içeriği, toprak reaksiyonu (pH), elektriksel iletkenlik (EC), kireç içeriği, organik madde (OM), tarla kapasitesi (TK), solma noktası (SN), agregat stabilitesi (AS), değişebilir katyonlar (Na, K ve Ca), katyon değişim kapasitesi (KDK) ve demir (Fe) konsantrasyonları belirlenmiştir. Toprağın parlaklık (L) ve kırmızılık (a) değerleri ile kil, kireç, AS, SN, TK, KDK, Ca, Na, ve K arasında önemli düzeyde negatif (P<0.01) bir korelasyon tespit edilmiştir. Regresyon analizi sonucunda “L” parametresinin AS, kireç içeriği, KDK, EC ve değişebilir Na’un belirlenmesinde kullanılabileceğini, “a” parametresinin ise toprakların AS’si (R2=0.65), kireç içeriği (R2=0.64), değişebilir Ca (R2=0.58) ve değişebilir K (R2=0.51) kapsamlarının belirlenmesinde kullanılabileceği tespit edilmiştir. İstatistiksel analizler sayısal renk parametrelerinden L ve a’nın Kazova topraklarının bazı toprak özelliklerinin belirlenmelerinde güvenilir bir şekilde kullanılabileceklerini ortaya koymuştur.Öğe SOIL QUALITY ASSESMENT OF UPPER TIGRIS BASIN Mesut(Carpathian Journal of Earth and Environmental Sciences, 2017-10-12) Budak, Mesut; Günal, Hikmet; Çelik, İsmail; Yıldız, Hakan; Acir, Nurullah; Acar, MertEconomic life of the Tigris basin, part of the Mesopotamian depends heavily on agricultural production for thousands of years. Sustainability of agricultural production in this ancient region may only be possible by conserving and improving the ability of soils to function. Therefore, soil quality indexes were computed to evaluate and monitor functioning ability of pasture lands, forest lands, orchard and arable lands in the upper Tigris Basin of Mesopotamian. Soil samples were collected from (0–20 cm) at 134 locations from approximately the corners of 5km*5km size grid cells within 2.450 km2 research site. Twelve soil properties were measured as potential indicators of soil quality. A minimum data set (MDS) for each of land use was determined by means of principal component analysis (PCA) and expert opinion (EO) techniques. The weightages of each indicator were calculated using PCA and analytical hierarchy process (AHP). Soil quality index (SQI) for every sampling locations was calculated by weighted additive method following the use of linear scoring functions to obtain unitless indicator scores. The organic matter (OM), aggregate stability (AS) and slope were considered the most powerful and common soil attributes for distinguishing land uses in regard to soil quality and they can be used to monitor and assess the soil quality in this semi-arid environment. The SQI values of four land uses were significantly different (P?0.01) from each other. The highest SQI value was obtained for forest land with EO (SQIEO=0.974) and the lowest SQI value was for orchards with PCA (SQIAHP=0.793). The results indicated that PCA and EO methods produced comparable results in assessment of soil quality.Öğe Soil quality assessment to compare tillage systems in Cukurova Plain, Turkey(Elsevier B.V., 2021) Çelik, İsmail; Günal, Hikmet; Acir, Nurullah; Barut, Zeliha Bereket; Budak, MesutAgricultural practices should be carefully monitored for long-term impacts on soil quality to avoid further deterioration in ecosystem services provided by soils. The aim of this study was to evaluate and compare the effects of two conventional (CT), three reduced (RT) and two no-till (NT) tillage practices on soil quality of a clayey soil in a ten-year experiment using Soil Management Assessment Framework (SMAF). The field experiment was established in 2006 with six tillage methods, and winter wheat (Triticum aestivum L.), soybean (Glycine max. L.) – grain corn (Zea mays L.) crop rotation. The NT plots were divided into two parts, i.e., half of them were plowed with a moldboard plow during November 2015, and this practice was defined as strategic tillage (ST), while the remaining half was left undisturbed (NT). Disturbed and undisturbed soil samples were collected at three depths (0?10, 10?20 and 20?30 cm) from experimental plots in 2016. Fourteen soil quality indicators, including physical, chemical and biochemical properties were determined to assess soil quality. Soil productivity, water relations (WR), resistance and resilience (RR), and physical stability and support (PSS) functions defined in SMAF were calculated. The RR and PSS function scores were significantly higher at 0?10 cm depth under conservational tillage methods (RT and NT) compared to CT methods. Low nutrient content, compaction, aggregate size and stability values in 10?30 cm depth decreased the functioning potential. The RR function at 0?10 cm depth in NT method was 103 % and 72 % higher than CT-1 and CT-2, respectively. All soil functions under RT and NT methods decreased with depth. The ST significantly increased PSS and WR functions in all sampling depths and overall soil quality in 10?20 and 20?30 cm depths compared to long-term NT method. The comparison of soil functions and overall soil quality indices helped to identify the effects of different tillage practices on functional potential of the soil. Furthermore, soil quality assessment using soil functions provides an overview to distinguish the pros and cons of tillage practices on sustainability of the crop production. © 2020 Elsevier B.V.Öğe Strategic tillage may sustain the benefits of long-term no-till in a Vertisol under Mediterranean climate(2019-01-15) Çelik, İsmail; Günal, Hikmet; Acar, Mert; Acir, Nurullah; Barut, Zeliha Bereket; Budak, MesutLong-term no-till or reduced tillage may decline functioning ability of soils due to surface/subsurface compaction and/or stratification of plant nutrients. A long-term (ten years) field experiment was established in 2006 in the Çukurova region of Turkey to evaluate the impact of tillage on the physical properties of a soil under a Mediterranean climate. The tillage systems investigated included two conventional (CT-1 and CT-2), three reduced (RT-1, RT-2 and RT-3) and two no-till (NT and ST), including strategic/occasional tillage. Nine-year old undisturbed no-till plots were divided into two categories and half of these plots were plowed by a moldboard plow in November 2015, and this practice was defined as strategic tillage (ST), while remaining half of the plots left undisturbed. Soil samples were collected from disturbed and undisturbed plots of NT as well as plots under other tillage systems from three soil depths (i.e., 0–10, 10–20 and 20–30 cm) in November 2016. The crop rotation at the experimental areas was winter wheat (Triticum aestivum L.), soybean (Glycine max. L.) – grain maize (Zea mays L.) – winter wheat. Soil samples were analyzed for aggregate stability (AS), mean weight diameter (MWD), bulk density (BD), water filled pore space (WFPS), water content at field capacity (FC), permanent wilting point (PWP), available water content (PAW), micropores (MiP), macropores (MaP), total porosity (TP), and penetration resistance (PR). The ST decreased MWD of surface soil compared to NT by 7.2%, while MWD under ST was higher than NT by 78.0% and 103.6% for 10–20 and 20–30 cm depths, respectively. The NT and RT resulted higher BD and PR, and lower MaP and TP than CT and ST in all three depths, though the values were generally not limiting for crop growth. The ST significantly (P < 0.01) decreased BD and PR within 30 cm of soil surface. However, water content at FC, PWP and also PAW in 0–10 and 10–20 cm depths were significantly reduced with ST compared to NT. The ST significantly (P < 0.01) increased the MaP and TP compared to NT which favors better aeration and water movement. The mean WFPS under NT, RT-2 and RT-3 systems in 0–10 cm and with all tillage systems (except ST in 10–20 cm) in subsurface layers were higher than 60%, which is considered a threshold for nitrogen losses as N2O fluxes. Implementation of ST into conservational practices under Mediterranean climate could be a viable management option to overcome some of the disadvantages of long-term conservation tillage and thereby to improve physical soil conditions for crop growth, air and water movement.Öğe Tuzlu ve bor toksikliği bulunan arazilerin idaresinde mesafeye bağlı değişkenliğin önemi(Anadolu Journal of Agricultural Sciences, 2015-07-15) Günal, Hikmet; Acir, Nurullah; Polat, Attila; Günal, Elif; Budak, Mesut; Erdem, Nazife; Malı, Zekkeriya; Önen, HüseyinDünyanın özellikle kurak ve yarı-kurak bölgelerinde tuzluluk ve yüksek bor içeriği tarımsal üretimi sınırlandıran önemli sorunlardır. Her iki sorunda arazi içerisinde önemli düzeyde yüksek değişkenliğesahip olduğundan, toprakların üretimde kullanımları ve iyileştirilmelerinde bu değişkenliğin dikkatealınması zaman, iş gücü ve maliyet açısından zorunluluktur. Bu çalışma, tuzluluk ve alkalilik sorunlarınınyanında şiddetli bor toksikliği bulunan iki ayrı pivot içerisindeki toprak özelliklerinin mesafeye bağlıdeğişkenliğinin modellenmesi, haritalanması ve tuz ve bor konsantrasyonuna etki eden değişkenlerin belirlenmesi amacı ile yapılmıştır. Orta Anadolu'da her biri 62 ha olan iki ayrı pivot 100 m * 100 m’likkare gridlere ayrılmış ve her pivotta 60 adet ana örnekleme noktası oluşturulmuştur. Ana örneklemenoktaları arasındaki mesafeden daha kısa mesafelerdeki değişkenliklerin modellenebilmesi amacı ile beşadet ara transekt oluşturularak (toplam 150 örnek) 0-20 cm derinlikten toprak örnekleri alınmıştır. Toprak örneklerinin tekstür, pH, elektriksel iletkenlik (EC), organik madde, kireç içeriği ve bitkiye yarayışlı bor konsantrasyonu analiz edilmiştir. Mesafeye bağlı değişkenlikler için semivaryogram modellemesiyapılmış ve krigleme haritaları oluşturulmuştur. Pivot içerisinde 17.35 dS m-1 gibi yüksek değerlere ulaşan EC, pivotlarda ortalama 2.6 ve 3.52 dS m-1 olarak ölçülmüştür. Her iki pivotda da ortalama bor konsantrasyonları bitkiler için toksik sınır kabul edilen 5 mg kg-1 dan oldukça yüksektir. Bor ile pH ve kil arasında istatistiksel olarak önemli (P<0.01) düzeyde pozitif bir korelasyon bulunurken, silt ve organik madde ile negatif korelasyon görülmüştür. Korelasyonda elde edilen bu ilişki, aynı özelliklerin dağılımharitalarında da açık bir şekilde görülebilmektedir. Çalışma alanında, organik madde içeriği ile borkonsantrasyonu arasında görülen negatif korelasyon, yüksek bor konsantrasyonu ile mücadele ederken,toprağın organik madde içeriğinin arttırılmasının nedenli önemli olduğunu vurgulamaktadır.Öğe Tuzlu ve Sodik Arazilerde Islah ve Tarımsal Faaliyetler Sonrası Arazi Tahribatının Dengelenmesinin İzlenmesi(2020) Budak, Mesut; Günal, Hikmet; Kılıç, Orhan Mete; Acir, NurullahTarım arazilerinin doğal veya insan kaynaklı etkiler ile bozulmasının önlenmesi ve tahrip olan arazilerin geri kazanımıson zamanlarda birçok ülkenin en önemli stratejik hedefleri arasına girmiştir. Bu kapsamda, arazi tahribatının dengelenmesi(ATD) kavramı, arazi bozulması oranının düşürülmesi ve bozulmuş alanların iyileştirilme oranının artırılmasının göstergesiolarak tanımlanmaktadır. Bir bölgede veya karasal ekosistemde verimli arazi alanı ve dolayısıyla sürdürülebilir arazi kullanımısabit kaldığında veya arttığında ATD’ye ulaşıldığı düşünülebilir. Bu çalışmada, doğal olarak oluşmuş tuzlu/sodik özellikleresahip merada, ıslah faaliyetleri ve sonrası başlatılan tarımsal üretimin etkileri, ATD çerçevesinde değerlendirilmiştir. ATD’nindeğerlendirilmesinde, meranın ıslah sonrası tarımsal faaliyetler altındaki üretkenliği, ıslah öncesi ve ıslah sonrası dönemlereait normalize edilmiş fark bitki örtüsü indeksi (NDVI), net birincil verimlilik (NPP) ile toprak organik karbon stoku (TOCS)verileri kullanılmıştır. Tüm alanda sulama imkânı bulunmadığından yaklaşık 1200 hektarlık alanda ıslah çalışmasıyürütülmüştür. Bu kapsamda 2008 ve 2012 yıllarında çalışma alanında 202 noktadan bozulmuş ve bozulmamış toprakörnekleri alınmıştır. Toprak örneklerinin organik madde (OM), hacim ağırlığı, toprak reaksiyonu (pH) ve elektrikseliletkenlikleri (EC) belirlenmiş ve değerlendirilmiştir. Islah kapsamındaki arazilerde başlangıçta ortalama 40.51 ton ha-1 olanTOCS, ıslah ve tarımsal faaliyetler sonrası 44.68 ton ha-1’a çıkmıştır. Islah öncesi -0.044 ile + 0.060 ve 125 ile 250 g C m-2arasında olan NDVI ve NPP değerleri, ıslah sonrası önemli bir artış göstererek, 2013 ve 2017 yıllarında sırası ile 0.234-0.551ve 0.419-0.631 ve 200-475 g C m-2 ve 200-407 g C m-2 aralığında kayıt edilmiştir. Islah çalışması yürütülen alanlarda ıslahöncesi ortalama OM değeri % 2.09 iken, ıslah sonrası ortalama % 2.16’ya çıkmıştır. EC değerleri ise 4.08 dS m-1’den 2.26 dSm-1’e düşmüştür. Elde edilen bulgular arazi ıslah çalışmalarında benimsenen arazi yönetim uygulamalarının arazi üretkenliğinedolayısı ile ATD'ye olumlu bir etki yaptığını ortaya koymaktadır. Aynı zamanda bu çalışma, arazi bozulması vedengelenmesinin izlenmesi için güncel veri tabanlarının önemini de ortaya koymaktadır.Öğe Yukarı Dicle Havzasında Farklı Arazi Kullanımları Altındaki Toprakların Karbon Depolama Potansiyelleri(Anadolu Orman Araştırmaları Dergisi, 2018-07-02) Budak, Mesut; Günal, HikmetOrganik karbonun (C) toprakta zenginleşmesi, atmosferdeki C konsantrasyonunu azaltarak iklim değişikliği ile mücadelede geçerli bir stratejidir. Bu çalışmanın amacı, Yukarı Dicle Havzasında farklı arazi kullanımları altındaki topraklarının C depolama potansiyellerinin belirlenmesi ve haritalanmasıdır. Yaklaşık 8700 km2 genişliğindeki çalışma alanı 5 km x 5 km'lik gridlere ayrılmış ve her gridin köşe noktasından toplam 210 adet bozulmuş ve bozulmamış yüzey (0-20 cm) toprak örneği alınmıştır. Toprak özelliklerinin 5 km'den daha kısa mesafelerde değişkenliğini belirlemek amacıyla, birbirini izleyen iki kare gridin köşeleri arasında 250 m, 750 m ve 1750 m mesafelerden 42 toprak örneği daha alınmıştır. Toprak örneklerinin organik C ve hacim ağırlıkları belirlenmiş ve her nokta için karbon stoku hesaplanarak çalışma alanının toprak organik C stoku (TOCS) haritası hazırlanmıştır. Arazi kullanımlarının TOCS üzerine istatistiksel olarak önemli düzeyde etki ettiği belirlenmiştir. Çalışma alanında TOCS miktarı 8.06 ile 66.68 Mg ha-1 arasında değişmekte olup, ortalama TOCS miktarı 30.33 Mg ha-1’dir. Farklı arazi kullanımları arasında en yüksek TOCS miktarının 44.33 Mg ha-1 ile ormanlık alanlarda iken en düşük TOCS miktarının ise 28.91 Mg ha-1 ile tarla bitkileri ekili alanlarda olduğu görülmüştür. Özellikle mera alanlarında aşırı otlatma ve tarım arazilerindeki geleneksel toprak işleme ile hasat atıklarının yakılması Yukarı Dicle Havzasında TOCS miktarı üzerinde olumsuz etki yaptığı belirlenmiştir.Öğe Yüksekova Havzasında Yüzey ve Yüzeyaltı Su Kaynaklarının Karakterizasyonu(2023) Budak, Mesut; Günal, Hikmet; Sırrı, Mesut; Acir, NurullahSu kaynaklarına nitrat ve fosfatın aşırı deşarjı, nehir ve göl gibi yüzey sularının ötrofikasyonuna neden olurken, insan sağlığını ve su canlılarının yaşamlarını da tehdit etmektedir. Bu çalışma, Hakkâri ili için en değerli tarım arazilerinin yer aldığı ve tüm bölge için çeşitli ekosistem hizmetlerinin üretildiği Nehil Sazlığına sahip olan Yüksekova havzasında, yeraltı ve yüzey su kaynaklarının besin yüklerinin belirlenmesi, eşik değeri aşması durumunda kirliliğin kaynağının araştırılması ve çözüm önerilerinin geliştirilmesi amacı ile gerçekleştirilmiştir. Bu amaçla 37°.26' K - 37°.36' K enlemleri ile 44°.4' D - 44°.26' D boylamları arasında yer alan çalışma alanındaki çay, dere, artezyen kuyu, doğal çeşme ve sondaj kuyuları olmak üzere 51 noktadan her yıl 2 ayrı dönemde olmak üzere 2 yıl (2020, 2021) süre ile su örnekleri alınmıştır. Çalışma alanında NO3- içeriği 2020 ve 2021 yılları bahar aylarında ortalama 3.45 ve 3.74 mg kg-1 iken son baharda bir miktar yükselerek 4.73 ve 4.44 mg kg-1’çıkmıştır. Tarımsal üretimde mineral gübre kullanımının hemen hemen hiç olmadığı çalışma alanında en yüksek PO4-3 içeriği, Nehil çayı (1.99 mg kg-1), sulama kanalı (0.78 mg kg-1) ve Havaalanı giderinde (0.56 mg kg-1) tespit edilmiştir. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) standartlarına göre Yüksekova Havzasında yer alan yüzey ve yüzey altı sularının NO3- ve PO4-3 içerikleri zarar eşik değerlerinin altındadır. Bununla birlikte, hayvan çiftliklerinden ve evsel attıklarından su kaynaklarına katılan NO3- ve PO4-3 gelecekte su kalitesi açısından önemli sorunlar oluşturabilir.