Yazar "İnal, Behcet" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 19 / 19
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Antepfıstığı (Pistacia vera L.) Bahçelerinde Kök Çürüklüğü ve Solgunluğa Neden Olan Fungal Etmenlerin Araştırılması: Siirt İli Lokasyonu, Türkiye(2023) Aydın, Mehmet Hadi; İnal, Behcet; Uzun, Tuba; Aydın, Yusuf; Kayalar, BerrinAntepfıstığı (Pistacia vera L.) bahçelerinde son yıllarda kök çürüklüğü ve solgunluk gibi belirtiler gözlemlenmiş ve ağaçlarda kurumalar tespit edilmiştir. Bu çalışmada kurumalara neden olan toprak kökenli fungal patojenler araştırılmıştır. Çalışma; Siirt ili Merkez, Eruh, Şirvan, Kurtalan ilçeleri ve köylerinde 2021-2022 yıllarında güdümlü örnekleme sörvey metoduna göre yürütülmüştür. Elde edilen fungus türleri, renk, gelişim durumları, spor yapıları gibi morfolojik karakterlerine ve ITS (Internal Transcribed Spacer) gen dizilerinin NCBI (The National Center for Biotechnology Information) gen bankasındaki diğer genlerle eşleştirme analizleri ile belirlenmiştir. Patojenisite çalışması, bir yaşındaki Siirt çeşidi üzerinde yapılmış ve patojen izolatlar belirlenmiştir. Çalışma sonucunda ağırlıklı olarak Fusarium türleri (F. solani, F. oxysporum, F. verticillioides, F. equseti, F. acuminatum, F. avenaceaum, F. proliferatum, F. brchygibbosum, Fusarium spp.) ile Diaporthe hongkongensis, Scydalidium sp., Rosellinia sp., Nectria diminuta, Neoscytalidium dimitatum, Rhizoctonia solani, Macrophomina phaseolina, Phoma spp. ve Cylindrocarpon spp., izole edilmiş ve bunların farklı oranlarda patojen oldukları tespit edilmiştir.Öğe Bitkilerde Vernalizasyon Olgusunun Altında Yatan Doğal Bir Sezgi: Epigenetik(2016) Altıntaş, Serdar; İnal, BehcetBitkiler çevrelerinde meydana gelen değişiklikleri algılayabilmek, büyüme ve gelişimlerini değişen koşullara göre koordine etmek için çeşitli izleme sistemleri geliştirmişlerdir. Bu bağlamda; bazı bitki gruplarında çiçeklenmenin meydana gelmesi için belli bir süre soğuğa maruz kalması gerekmektedir. Vernalizasyon olarak bilinen bu süreç, bahsedilen sistemler için bir örnektir. Vernalizasyon süreci birçok bitkide çiçeklenmeye geçişi inhibe eden floral baskılayıcı genlerin baskılanmasıyla sonuçlanır. Bu derlemede bitkiler için model bir organizma olarak kabul edilen Arabidopsis ve diğer çiçekli bitkilerde, vernalizasyon aracılı çiçeklenmeye geçiş süreciyle ilgili son epigenetik gelişmeler ele alınacaktır. Bu çalışmada ayrıca Arabidopsis ve diğer bitkilerde vernalizasyona yanıt olarak verilen düzenleyici döngüler arasındaki benzerlikler ve farklılıkların tartışılması ile beraber vernalizasyonda baskılayıcı etki yapan gen lokuslarında meydana gelen histon modifikasyonundaki değişimler ve vernalizasyonda etkili diğer epigenetik mekanizmalardan da bahsedilecektir. Sonuç olarak bitkilerdeki vernalizasyon olgusunda etkili epigenetik mekanizmaların araştırılması, gelecekte çiçeklenmeye bağlı verim kayıplarının azalmasında etkili olması açısından önemlidirÖğe Bitkilerde Yeni Nesil Dizileme Teknolojisi ile miRNA Analizi(2016) Eren, Abdil Hakan; İlhan, Emre; İnal, BehcetMiRNA'lar (mikroRNA), genlerin intron bölgelerinde bulundukları için proteine dönüşemezler ve kendi gen bölgelerinden üretilirler. Bitkilerde 21-24 nükleotitden oluşan miRNA üretimi çekirdekte başlar ve sitoplazmada koordineli bir şekilde devam eder. Bitkilerde gelişim ve stres ile ilişkili genlerin ifade seviyelerinin belirlenmesinden dolayı genom bütünlüğünün korunmasına yardımcı olur ve böylelikle ökaryotik genomların %30'unu kontrol ettiği savunulur. Bitkilerde küçük RNA'lar: miRNA; siRNA'lar, phasiRNA'lar ve NAT-siRNA gibi birçok ana sınıfa ayrılır. Bunları belirlemek ve fonksiyonlarını ortaya çıkarmak için çeşitli analiz yöntemleri geliştirilmiştir. Bu yöntemler Northern Blot, Flow Sitometri, Klonlama, qRT-PCR, Sekanslama ve Mikroarray analizleri ve RNA-seq (transkriptom profillemesi) şeklinde gruplandırılabilir. miRNA-Seq olarak adlandırılan ve Yeni Nesil Dizileme (YND) yöntemlerinden olan bu metotla türe ve dokuya spesifik miRNA'lar kolayca saptanabilmektedir. miRNA çalışmalarında; miRDeep-Seq, miRanalyzer, miRCat, miRExpress, miRTRAP gibi belirli algoritmalar kullanılabilmektedir. Bu derlemede bitkilerde yeni nesil dizileme teknolojilerinin miRNA dizileme (miRNA-seq) çalışmalarındaki uygulama alanı ile ilgili güncel çalışmalar irdelenmiştir.Öğe The comparison of phenolic compounds content, antioxidant capacity and molecular analysis of some selected Turkish pear genotypes.(2018-10) Özrenk, Koray; Erez, Emre; Altıntas, Serdar; İnal, Behcet…Öğe Determination of heterosis and heterobeltiosis values of salt-tolerant summer squash (cucurbita pepo l.) genotypes and genetic relationships of parental genomes(Applied Ecology and Environmental Research, 2017-08-01) Karipçin, Muhemet Zeki; İnal, BehcetThis study was carried out to determine the heterosis and heterobeltiosis values in F1 hybrids which are obtained through hybridization of salt-tolerant genotypes in summer squash (Cucurbita pepo L.). The materials used were the promising hybrid combinations and their parents, which are previously reported among the salt-tolerant genotypes by detecting the influence of parents on heterosis and heterobeltiosis values in advanced hybridization studies. Eight domestic summer squash genotypes (Tutluca 1, Tutluca 2, Halfeti 1, Halfeti 2, Bozova Mrkz, Yaslıca, Konak and Şanlıurfa Mrkz), were chosen from salt-tolerant genotypes and 28 F1 hybrids obtained through hybridization of these genotypes. The heterotic influences were remarkably important, and it was possible to get promising hybrids in terms of examined traits. Parents were evaluated for plant length (cm), stem diameter (mm), plant width-spread (cm), number of leaves (number), 50% female flowering time (day), yield (kg), parental and hybrid heterosis and heterobeltiosis values (%), and parental contribution to heterosis and heterobeltiosis of F1 hybrids. The highest heterotic effect was determined in the summer squash yield traits. In the yield, a maximum of 32.67% heterosis and 24.36% heterobeltiosis values were obtained. Additionally, genetic relationships of parental genotypes based on chloroplast DNA sequence analysis were compatible with results of heterosis and heterobeltiosis.Öğe Gene regulatory actors involved in fruit development and ripening(Centenary University, 2016) İnal, Behcet; Özrenk, Koray; Altintaş, SerdarFruits are a distinctive features for Angiosperms. They may occur in many different form and shape. Furthermore, fruits are a rich source of supplementary diet, providing various nutrition such as vitamins, minerals, fibers and antioxidants for human. The maturation of fruits is very complex and highly coordinated with developmental process. Maturation process is regulated by thousands of genes controlling events such as gradual softening, or/and lignification of pericarp layers, accumulation of sugars, acids and pigments, releasing of volatile compounds. Gaining a better and deeper understanding of the mechanism behind fruit maturation plays a key role for fruit production and improvement of quality. In this context, a number of genetic actors regulating fruit development and maturation such as microRNA's, transcription factors and long non-coding RNAs (IncRNAs) have been discovered. Nowadays, Clustered regularly-interspaced short palindromic repeats (CRISPR-Cas9) which is very effective genom regulatory technique and epigenetic approach are used to determine the molecular mechanisms involved in fruit development. © 2016, Centenary University. All rights reserved.Öğe Genetic characterization and virulence of Fusarium spp. isolated from chickpea(Cellular and molecular biology (Noisy-le-Grand, France), 2019-01-21) Aydin, Hadi; İnal, BehcetAbstract: Fusarium wilt causing yield losses in chickpea is one of the most important diseases, and occurs due to some fungi especially F. oxysporum and F. solani. Molecular studies are important in revealing the genetic characterization and virulence of the pathogen. In this study ten Fusarium genotypes isolated from chickpea plants showing symptoms of wilting were used. The ITS region was amplifed by using the thermal cycler and genetic similarities and di?erences among species were revealed by performing sequence analysis of ITS region. Samples except for two of Fusarium genotypes; N1, N2, N3, N4, N5, N7, N9 and N10 genotypes showed a close relative to F. oxysporum. However, the N8 genotyped was found to be similar to F. solani, and interestingly the N6 genotype showed an equal relationship with F. solani and F. oxysporum so, it could not be fully identifed. According to the phylogenetic tree, F. oxysporum, N2, N4 and N10 were determined in a separate group and F. oxysporum N5, N7 and N9 formed separate another group which showed a close relationship to each other. The severity of disease caused by isolates on ILC-482 chickpea variety varied between 1.25 and 3.50. The close relationship was found between F. oxysporum, N2, N4, N5, N7, N9 and N10 isolates was confrmed the result of the pathogenicity test of same isolates. The results revealed that N7 isolate prevented the emergence of plants by causing disease on chickpea seeds and it also indicated the high virulence.Öğe Genetic Diversity among Some Asparagus Species using rDNA ITS, cpDNA trnL Intron Sequence and Screening for Antioxidant Activity(2019-06-22) Altıntas, Serdar; Pakyürek, Mine; Şensoy, Suat; Erez, Emre; İnal, BehcetThree species of genus Asparagus native to Lake Van Basin of Turkey were analyzed using internal transcribed spacer (ITS) and cpDNA trnL intron sequence. Furthermore, these species were screened for their antioxidant activity and total phenolic and ?avonoid contents. Phylogenetic analysis based on ITS data revealed two clades: the frst clade consisted of Asparagus persicus and Asparagus offcinalis, and clade II consisted of Asparagus palaestinus. Similarly, phylogenetic analysis using trnL intron sequence revealed two clades. In term of total phenolic content and total ?avonoid content, the highest value were measured for acetone extract of Asparagus persicus sample No. 2 and Asparagus persicus sample No. 6, respectively. The highest antioxidant activity using FRAP assay was found for Asparagus persicus sample No. 3. We concluded that these species could be useful for increasing genetic diversity among cultivated species and for breeding.Öğe In Silico Analysis of Mobilome Response to Salt Stress in Phaseolus vulgaris L.(2018) İnal, BehcetCommon bean is an important legume that grown and consumed as animal feed and for human nutrition. It is alsoan important source of protein in developing countries. Transposable elements (TEs) constitute a large part of the genome invarious eukaryotic species. TE was described as garbage DNA by researchers for a long time. Recently, it has been found thatTEs can move near stress response genes and they have known effects on plant resistance to diverse stresses. With theacquisition of common bean genome sequence, one of the next step is to annotate the genome and define the functional DNAelements. TEs are the most abundant genetic elements of plant genomes and have an important impact on genome stressevolution and genetic variation. So, it is important to determine TEs in the common bean genome. In the current study,genome-wide transposon annotation and definition were achieved in root and leaf tissues of common bean under salt stress.Homology and sequence structure-based methods were used. Tont2-I-Copia and Copia-39 Copia retrotransposons were foundto be more in salt-treated roots and leaves respectively. As a result of the analysis, we found TEs number ranging from 46 to50 belonging to about twenty different plants. Gene ontology analysis of transposon sequences brought the light on diverseimportant pathways related to abiotic stress conditions.Öğe Kekik Bitkisinin Temel Bileşeni Olan Karvakrolün Sıçanlarda Siklofosfamid Nedenli Üreme Sistemi Hasarı Üzerine Koruyucu Etkileri(2017) Cengiz, Mustafa; Tekin, Yasemin; İnal, Behcet; Ayhancı, AdnanSiklofosfamid (CP) klinikte kanser ve non-malignant hastalıkların tedavisinde yaygın olarak kullanılan alkilleyici bir ilaçtır. Ancak CP kullanımı bir veya birden fazla dokuda sitotoksisiteye neden olmaktadır. Bu çalışmada CP (50 ve 100 mgkg-1) testis toksisitesi üzerine kekik bitkisinin temel bileşeni olan ve antioksidan özellikleri bilinen karvakrol (Car)'ün olası koruyucu etkilerini saptamak amaçlanmıştır. Çalışmada, Sprague-Dawley cinsi 35 adet erkek sıçan her grupta 7 hayvan olacak şekilde 5 gruba ayrılmıştır. Histolojik ve biyokimyasal bulgulara göre, CP nedenli testis hasarının önlenmesinde Car anlamlı bir koruma sağladığı saptanmıştır. Araştırma sonuçlarına göre elde edilen veriler, karvakrolün oldukça etkili bir antioksidan ve hücre koruyucu olduğunu göstermiştir. Bu nedenle Car, kemoterapi protokollerinde antikanser ilaçların yan etkilerinin azaltılmasında etkili bir aday olabilir.Öğe MatK ve trnH-psbA Barkot Genleri Kullanılarak Bazı Bitki Taksonlarının Moleküler Olarak Sınıflandırılması(2019) İnal, Behcet; Karaca, MehmetCanlıların sınıflandırılması ve canlı birliklerine ait sınırların çizilmesi gözleme ve deneye dayalı sistemli bilgi üretmeyebaşlanmasıyla birlikte karşılaşılan en karmaşık problemlerden biri olmuştur. Bu amaçla araştırmacılar birçok kuram ve metotgeliştirerek var olan canlı çeşitliliğini saptamaya çalışmışlardır. Çekirdek kökenli barkot bölgeleri, plastid kökenli barkotbölgelerine göre çok daha fazla bilgi içermesine karşın, tek lokus kullanılarak barkotlama yapıldığında, farklı bitki gruplarınıkarşılaştırabilmek için yeterli bilgiye sahip olunmamaktadır. Tüm bitki türlerinde kullanılabilecek tek bir barkot bölgesi henüzmevcut değildir ve bu nedenle farklı barkot bölgelerinin birlikte kullanılması, türlerin ayırt edilebilme gücünüarttırabilmektedir. Çalışmanın ana hedefi, bitki moleküler filogenetiğini konu alan çalışmalarda etkin olarak kullanılabilecekgen, gen bölgesi ve gen sayısını değerlendirmektir. Bu çalışmada, 15 farklı bitki ailesine ait toplam 60 bitki türüne aitfilogenetik ilişkiyi değerlendirmek için matK, ve trnH-psbA barkot genler kullanılarak MAFFT (Multiple Alignment UsingFast Fourier Transform) yazılımı ile diziler hizalanmış ve Bayesian metodu ile konsensus filogenetik ağaç elde edilmiştir.Sonuçlar bitki moleküler filogenetik çalışmalarında matK gen dizilerinin trnH-psbA gen dizilerine göre daha yüksek ardılolasılık değerli ağaç üretebildiğini göstermiştir. Ancak daha fazla genlerin çalışması ile olası filogenetik ilişki daha da iyi birşekilde tahmin edilebilir.Öğe Meyve Gelişimi ve Olgunlaşmasında Rol Oynayan Gen Düzenleyici Aktörler(2016) İnal, Behcet; Özrenk, Koray; Altıntaş, SerdarMeyveler genel olarak Angiospermlerin ayırt edici özelliğidir. Meyveler çok farklı form ve şekillerde meydana gelebilirler. Ayrıca meyveler, insanlar için mineraller, vitaminler, lifler ve antioksidanlar sağlayarak tamamlayıcı diyetin önemli bir kısmını oluştururlar. Meyvelerin olgunlaşması çok karışık bir süreçtir ve gelişimsel süreçle oldukça koordineli bir şekilde meydana gelir. Olgunlaşma işlemi, perikarp katmanlarının kademeli olarak yumuşaması ve/veya odunlaşması, şekerlerin, asitlerin, pigmentlerin biriktirilmesi ve uçucu bileşiklerin açığa çıkması gibi olayları kontrol eden binlerce gen tarafından düzenlenir. Meyve olgunlaşmasının ardındaki genetik ve moleküler mekanizmayı derinlemesine anlamak meyve üretimi ve kalitesinin gelişmesi açısından kilit bir öneme sahiptir. Bu bağlamda son zamanlarda meyve gelişimi ve olgunlaşması üzerinde rol oynayan mikroRNA'lar (miRNA), transkripsiyon faktörleri (TF), uzun kodlanmayan RNA'lar (lnc RNA), gibi genetik aktörler hızla keşfedilmektedir. Ayrıca günümüzde etkili genom düzenleyici bir teknik olan düzenli aralıklarla bölünmüş palindromik tekrar kümeleri (CRISPR-Cas9) sistemi ve epigenetik yaklaşımlar da meyve gelişiminde rol oynayan moleküler mekanizmaların belirlenmesi için kullanılmaktadır.Öğe MiR482 ve Bitkilerdeki İzoformları(2016) Eren, Abdil Hakan; İlhan, Emre; İnal, BehcetBitkilerdeki miR482 aile üyeleri genelde 22 nükleotid uzunluğunda diğer mikroRNA (miRNA) ailelerinden daha değişken ve sıra dışı dizilere sahiptir. Çalışmalar miR482'nin hastalık direnciyle ilişkili nükleotit-bağlayıcı lösince zengin tekrarlı (Nucleotide binding-site leucine-rich repeat, NB-LRR) genlerle ilgili olduğunu göstermektedir. Bitki genomlarında kodlanmış çeşitli NB-LRR'ler birçok patojen tanımayı sağlayan bir çeşit bağışıklık sistemidir. NB-LRR proteinleri normal patojenlere karşı efektör-tetikleme bağışıklıklığı ile ilişkilidir. Bitkide temelden gelen bağışıklık reseptörleri tanılayıcı reseptör yapıları (Pattern recoginition receptor, PRR) ve direnç (Resistance, R) proteinleridir. R genlerinin çoğu NB-LRR etki ile hücrede bağışıklık proteinlerini kodlarlar. miR482, miR1448, slmiR2118 ve ath-miR472 hastalık direnci ile ilişkili miRNA'lardır. Yapılan bazı çalışmalarda ise miR482'nin miR1448 homoloğu olduğu bildirilmiş ve filogenetik analizler miR482'nin tandem duplikasyon ürünü miR1448 olabileceğini göstermektedir. Evrimsel süreçte bu miRNA'lar aynı transkripti hedeflemişlerdir. miR482 izoformlarının baskılanması bitkiyi patojene karşı hassaslaştırırken miR482'nin soyada nodülasyon oluşumunda ve mikorizaların çalışma prensibinde etkili olabileceği düşünülmektedir. Giderek artan kanıtlar miRNA482'nın patojen saldırısında hastalık direnci tepkilerinde kritik roller oynadığını göstermektedir.Öğe Nohut'ta (Cicer arietinum L.) Yanıklık (Ascohyta rabiei) Hastalığıyla İlişkili miRNA'ların Yeni Nesil Dizileme Sistemi ile Belirlenmesi(2021) Hacızade, Murtaza; Bayraktar, Harun; Bhattı, Khalıd Mahmood Khawar; Yıldız, Ayşe; Yıldırım, Mehmet Uğur; İnal, BehcetNohut (Cicer arietinum L.), dünya da yemeklik tane baklagil üretiminin üçte birini oluşturan önemli üründür. Nohut özellikle kuru tarım alanlarında gıda güvenliği tehdidi sonucu olarak ortaya çıkabilecek, yetersiz beslenme sorunlarının çözüm seçeneği olabilme noktasında önem arz etmektedir. Ancak, nohut yetiştiriciliğinde ekilişi sınırlayan, verim ve kaliteyi kısıtlayan fungal etmenlerin başında gelen yanıklık (Ascohyta rabiei) hastalığı bitkinin biyolojik tüm süreçlerini büyük ölçüde etkilemekte ve %100 varan verim ve kalite kayıplarına yol açabilmektedir. mikroRNA?ların (miRNA) gen regülasyonunda önemli derecede rol oynayan aktörler olduğunu göstermektedir. Bu çalışmada, yüksek verimli dizileme teknolojisi kullanılarak nohutta yanıklık hastalığı ile ilgili miRNA'ların yeni nesil dizilim teknolojisi kullanılarak A. Rabiei patotip II hastalık etmenine karşı, hassas (ILC 1929) ve dayanıklı (ILC 3279) genotiplerinde 24 saat patojen uygulaması sonrası dizileme işlemi yapılmıştır. Elde edilen biyoinformatik analiz sonuçlarına göre 12 kütüphanede toplam 239439 benzersiz okuma elde edilmiş ve bunların arasında 631 tanımlı aday miRNA (known miRNA) ve 58 yeni (Novel) miRNA olduğu tespit edilmiştir. Söz konusu korunmuş ve yeni miRNA?ların DEGs analizi sonucuna göre 2?si yeni olmak üzere toplam 29 miRNA?nın ifade seviyelerinde farklılık tespit edilmiş ve hastalık stres faktörü ile ilişkili olduğu belirlenmiştir. İfade seviyelerinde farklılık bulunan miR166b, miR5232, miR159a, miR1509b, miR160a-3p, miR6478 ve miR2118b-5p diziler tüm bitki kütüphanelerinde izlenir iken geriye kalan 21 miRNA hastalık stres faktörüne karşın genotipe spesifik olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca dizileme analizi sonucunda ifade seviyelerinde farklılık bulanan miRNA?lardan rastgele seçilen 10 miRNA?da Poli(A) tabanlı qRT-PCR (Kantitatif gerçek zamanlı PCR) platformu kullanılarak validasyon işlemi gerçekleştirilmiş ve 8 miRNA?nın ifade profili,miRSeq verisini teyit etmiştir.. Ardından ifade seviyelerinde farklılık gösteren korunmuş ve yeni miRNA'ların potansiyel hedef transkriptlerin gen ontolojileri tahminleri ise dizi homolojileri esas alınarak belirlenmiştir. Bulunan gen fonksiyonları arasında: stres yanıtı, transkripsiyon faktörler, kinaz genleri vb. hastalık etmeni ile ilişkili olan transkriptlerin olduğu tespit edilmiştir.Öğe Physiological and gene-expression variation in watermelon (citrullus lanatus l.) cultivars exposed to drought stress(Polish Botanical Society., 2020) Erez, Emre; İnal, Behcet; Karipçin, M. Zeki; Altıntaş, SerdarDrought conditions may have direct or indirect effects on plant physiology, biochemistry, and molecular characteristics. The purpose of this study was to investigate the effects of drought stress on the physiological, biochemical, and molecular responses of three different watermelon cultivars with varying levels of drought tolerance (24: drought resistant, CS: moderately tolerant, and 98: drought sensitive). The cultivars exhibited different responses to cope with water stress according to their tolerance level. Drought induced significant reductions in chlorophyll a, total chlorophyll and carotenoid content and glutation reductase and ascorbate peroxidase activity in the sensitive cultivar unlike in the moderately tolerant and drought resistant cultivars. Additionally, the expression levels of NAC1, NAC2, ORE1, WRKY24, SAG12, SAG13, KCS2, CER1, DREB2A, LTP3, SWEET15, and PYL9 genes were measured using qRT-PCR. The expression ratios of the genes significantly varied depending on the gene location and on the tolerance of the cultivars. Results showed that the physiology and biochemical and molecular pathways of tolerant cultivars change to adapt to drought conditions. Therefore, the drought-resistant cultivar copes with drought stress by increasing proline content and antioxidant enzyme activities, as well as by increasing the expression of specific genes.Öğe Siirt İlinde Yetiştirilen Bazı Üzüm Çeşitlerinin Tanımlanması ve Kalite Değerlerinin Belirlenmesi(2017) Erez, Mehmet Emre; Fidan, Mehmet; Pınar, Süleyman Mesut; İnal, Behcet; Kaya, Yılmaz; Altıntaş, SerdarBu çalışmada, Siirt ilinde yetiştirilen üzüm çeşitlerinin belirlenmesi ve tanıtılması amaçlanmıştır. Siirt merkez, Eruh, Pervari, Şirvan, Kurtalan ve Tillo (Aydınlar) ilçelerinde yetiştirilen 20 farklı üzüm çeşidinin morfolojik özellikleri ile pH, suda çözünebilir kuru madde (SÇKM) miktarı, klorofil ve karotenoid değerleri tespit edilmiştir. Ayrıca üzüm çeşitlerine aitçekirdeklerin morfolojik farklılıklarının tanımlanmasında bilgisayar tanımlama programından yararlanılmıştır. Elde edilen sonuçlara göre; Şirvan ve Pervari bölgesi üzümlerinin genel olarak diğer bölgelere göre yüksek pH ve kuru madde miktarlarına sahip oldukları, ancak Eruh ve Siirt Merkez bölgesinde yetişen çeşitlerde asitliğin daha yüksek olduğu tespit edilmiştir. SÇKM değerlerinin ise % 12-24 (Kıtılnefs-Mevazer) arasında değiştiği saptanmıştır. Gadüv, Karrot ve Heseni çeşitlerinin klorofil ve karotenoid değerlerinin diğer üzüm çeşitlerine göre daha yüksek olduğu saptanmıştır. Üzüm çekirdeklerindeki morfolojik farklılıkların tanımlanması amacıyla gerçekleştirilen bilgisayar tabanlı tanımlama işleminde, en yüksek başarı oranı \"Lojistik Model Tree\" (LMT) (% 91.66) modelinden elde edilmiştir.Öğe Tarımsal Biyoteknolojide Mobil Genetik Elementlerin Moleküler Markör Olarak Kullanılması(2017) Koçak, Arzu; İnal, BehcetMoleküler markör tekniklerinin temeli, melezleme veya polimeraz zincir reaksiyonuna (PZR) dayanır. Farklı stratejilerin bir kombinasyonu olarak yeni ve ileri teknikler geliştirilmiştir; örneğin cDNA'lar, spesifik dizilerin enzim kesimi veya kullanımı, ifade edilmiş dizi etiketleri (EST'ler), mikrosatellitler, retrotranspozonlar olarak sıralanabilir. Retrotranspozonlar bir tür (Sınıf I) transpoze olabilen (genomda farklı yerlere entegre olabilen) elementlerdir. Transpozon elementleri (TE) bitkilerde fiziksel olarak genomun önemli bir kısmını oluştururlar. Retrotranspozonlar aynı zamanda, amplifikasyon mekanizmaları ve dizilim karakteristikleri nedeniyle moleküler markör teknikleri geliştirmek için de oldukça ideal genetik elementlerdir. Bunlardan bazıları; Retrotranspozon-Arası Çoğaltılmış Polimorfizm, RetrotranspozonMikrosatellit Çoğaltılmış Polimorfizm, Primer Bağlanma Yeri Arası Çoğaltım, Dizilim-Spesifik Çoğaltım Polimorfizmi, Retrotranspozon Temelli İnsertion Polimorfizmi, SINE-Arası Çoğaltılan Polimorfizm, RAPD-Retrotranspozon Çoğaltılan Polimorfizm, Ters Dizilim Etiketli Tekrarlar, MITE-Arası Polimorfizm ve Transpoze Olabilen Gösterim bulunmaktadır. Bu metotlar farklı tarımsal ıslah amaçları için yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Bunlardan bazıları genetik çeşitliliğin, genetik bağlantının belirlenmesi, genom haritalaması, DNA parmak izi analizi, filogenetik, somaklonal varyasyon çalışmaları, transgenik araştırmaları, gelişim biyolojisi ve mutagenesis çalışmalarında kullanılmaktadır. Bu çalışmada, farklı retrotranspozon-temelli markör tiplerinin tarımsal biyoteknolojide genel kullanım alanlarından ve potansiyel uygulamalarından bahsedilecektirÖğe Transcriptome wide characterization of water deficit responsive grape mTERF transcription(2019-01-19) İnal, Behcet; İlhan, Emre; Büyük, İlker; Altıntas, Serdar…Öğe Türler Arası Melezleme İle Elde Edilen Prunus Melezlerinin Şeftali Anacı Olarak Değerlendirilmesi(2021) Atlı, Halit Seyfettin; Uğur, Remzi; Palaz, Esra Bulunuz; İlikçioğlu, Ertuğrul; Can, Canan; Aslan, Nevzat; İnal, BehcetÜlkemizde melezleme yolu ile elde edilmiş klonal şeftali anacımız yoktur ve yapılan herhangi bir çalışmaya da rastlanılmamıştır. Bu konuda dışa bağımlılığımız vardır. Yeni tesis edilen şeftali bahçelerinde genellikle Fransız anaçlarından GF677 ve Cadaman, İspanyol anaçlarından GN serisi ve Rootpac serisi anaçlar ve Nemaguard anacı kullanılmaktadır. Tescilli olan bu anaçların kullanımı için dış ülkelere ya ödemeler yapılmakta veya kaçak olarak kullanılmaktadır. Türkiye, 1994 yılında UPOV?a (Uluslararası Yeni Çeşitleri Koruma Birliğine) üyelik için başvuru yapmış, 2007 yılında 65. üyesi olmuştur. Üretim izni alınmadan bitki çeşitlerinin kullanılması durumunda Ülkemiz, firmalarımız ve üreticilerimiz büyük parasal yaptırımlara maruz kalabilecektir. Bu proje nematoda dayanıklı, klonal şeftali anacı ıslah etmek amacıyla hazırlanmıştır. Projede materyal olarak 134 adet melez anaç (Şeftali x Badem) kullanılmıştır. Çalışma 2018 ? 2020 yılları arasında Gaziantep, Kahramanmaraş ve Siirt?te yürütülmüştür. Projede; anaç adaylarının (F1) çelik ve doku kültürü ile çoğaltımları, kök ur nematoduna dayanıklılığın moleküler olarak tespiti, aşılanması ve gelişme durumlarının belirlenmesi, anaçların bitki besin maddeleri alımına etkileri, anaç-kalem kombinasyonlarının aşı uyuşma durumlarının histoljik olarak belirlenmesi çalışmaları yapılmıştır. Anaçların verileri tartılı derecelendirme yöntemine göre değerlendirilerek, şeftali için 3 değişik gelişme kuvvetinde (Bodur-Yarıbodur-Kuvvetli) 5 adet anaç belirlenmiştir. Bunlar; FG-47 (Zayıf/Yarı bodur), NG-1 (Zayıf/Yarı bodur), NG-3 (Kuvvetli), NG-4 (Zayıf/Yarı bodur) ve NG-5 (Kuvvetli) anaçlarıdır. Seçilen anaçlarla, daha sonraki çalışmalarda kullanılmak üzere Siirt ve Kahramanmaraş?ta adaptasyon ve damızlık bahçeleri tesis edilmiştir.