2) Makale

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 8 / 8
  • Öğe
    Kent(li)leşme pratiğinde yeni bir olgu: Taziye evleri ve farklılaşan sosyo-kültürel pratikler
    (Yakın Doğu Üniversitesi, 2012) Menak, Zekeriya
    Bütün dünyada olduğu gibi Türkiye’de de kentleşme süreciyle birlikte toplumsal yaşamın birçok alanında yapısal farklılaşmalar gerçekleşmektedir. Modernleşmenin belirgin bir yüzünü temsil eden kentleşme dinamiği, kırsal yaşamın aurasında şekillenen yaşam pratiklerini kendine özgü normlar çerçevesinde yeniden biçimlendirmektedir. Kente taş(ın)an nüfus, kentin normatif düzeni içinde ekonomik, siyasal, toplumsal, kültürel ve dinsel alanlarda kente tutunma anlamında farklı stratejiler geliştirmeye çalışmaktadır. Bu bağlamda ekonomik yaşam, siyasal tercih, sosyalleşme biçimi, kadın-erkek ilişkileri, aidiyetler, dinsel tutum ve pratikler gibi birçok alanda belirgin bir biçimde yeni tarzlar oluşmaktadır. Bu çalışmanın amacı, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde geleneksel yaşam kalıpları içinde yerleşik bir karakter kazanmış bir sosyo-dinsel ritüelde, taziye geleneğinde, kentleşme süreciyle birlikte gerçekleşen aşınmaları ve yine kentleşme mantığının bir sonucu olarak ortaya çıkan “taziye evleri” oluşumunu sosyolojik açıdan analiz etmektir.
  • Öğe
    Arkadaşlık İlişkilerine Kuramsal Yaklaşımlar
    (Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2019) Aytaç, Ömer, Mehmet Tan
    Arkadaşlık, seçili bir ilişkidir ve tercih edilerek sürdürülür. Arkadaşlık olgusu, sosyal bilimlerde sosyoloji, psikoloji ve sosyal psikoloji gibi farklı disiplinlerce incelenmektedir. Çalışmada arkadaşlığın oluşumu ve gelişimine yönelik bazı kuramlara değinilmektedir. Temelde bu kuramlar arkadaşlığı anlamaya ve açıklamaya yöneliktir. Büyük arkadaşlık kuramı ve modern arkadaşlık kuramı olmak üzere arkadaşlığı kuramsallaştıran iki farklı yaklaşım vardır. Modern kuram içerisinde destek teorisi, sosyal değişim ve eşitlik teorisi, bilişsel tutarlılık teorisi, gelişimsel teoriler, benzerliğin çekiciliği teorisi ve sosyolojik perspektif yer almaktadır. Arkadaşlığa dair ilk açıklamalar antik çağ filozoflarına dayandırılmakta ve bu görüşler “büyük arkadaşlık” kuramları olarak adlandırılmaktadır. Bu görüşte tarihsel bir yaklaşım söz konusudur. Bir diğer arkadaşlık kuramı ise “modern arkadaşlık” kuramıdır. Büyük arkadaşlık yaklaşımında arkadaşlık idealize edilir ve sadece erkekler arasında olacağı düşünülürken, modern arkadaşlık yaklaşımında arkadaşlıkların sadece erkeklere özgü olduğu fikrine karşı gelinmekte ve arkadaşlık kendi başına bir gerçeklik olarak ele alınmaktadır. Modern kuram içerisinde sosyolojik yaklaşıma ağırlıklı olarak değinilmektedir. Arkadaşlık olgusu sosyolojik olarak az odaklanılan bir konu olmasına rağmen arkadaşlık sosyolojisine yönelik çalışmalar artmaktadır. Çalışma arkadaşlık olgusuna kuramsal bir çerçeve sunması açısından önem arz etmektedir.
  • Öğe
    Siirt Dudêran Aşireti: Yapı ve Değişim
    (Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2017) Gültekin, Metin, Mehmet Tan
    Göçebelik, temel ekonomik faaliyeti hayvancılık olan ve bir mekâna bağlı kalmayıp, hareketliliği esas alan bir yaşam tarzını ifade eder. Aşiret ise akrabalığa dayanan büyük bir sosyal örgütlenme biçimidir. Koçer aşiret, göçebe yaşam tarzını benimseyen ve hayvancılık ile geçimini sağlayan akrabalığa dayalı topluluktur. Bu çalışma, göçebe yaşam tarzından kent hayatına geçen koçerlerin (göçebelerin) kentle bütünleşme sürecini incelemeyi amaçlamaktadır. Siirt Dudêran aşireti üzerinde yapılan bu araştırma, koçerlerin sosyo-kültürel, sosyo-ekonomik ve sosyo-politik özelliklerini belirleyerek kente geçiş sürecini nedenleriyle birlikte ele almaktadır. Bu süreçte Koçerler, bir yandan göçebe yaşam tarzlarını kente taşımışlar bir yandan da kentin yerleşik kültürüne uyum sorunuyla karşılaşmışlardır. Göçebe ve kentsel yaşam biçimlerinin farklılıkları koçerlerin zihin dünyalarını etkilemiştir. Aşiret bağları büyük oranda çözülmüştür. Tam olarak uyum gösteremedikleri sosyal, kültürel, ekonomik ve siyasal süreçlere maruz kalmışlardır. Sonuçta koçerler ne içinde doğmuş olduğu ve tecrübe ettiği süreçleri yaşayabilmiş ne de kent yaşamına ayak uydurabilmişlerdir. Anahtar Kelimeler
  • Öğe
    Cinsiyetçi Sosyalleşme Mekânları: Siirt Kahvehane Kültürü
    (Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, 2018) Kanbir, Figen
    Kahvehaneler, ilk ortaya çıkışlarından beri, cinsiyet kodlarını üzerinde taşıyan boş alanlar özelliğini sergilemektedir. Bu alanlar, erkek cinsini, sosyal alanda aktif bir pozisyonla bir araya getirmektedirler. Böylelikle, erkekler arasında, ortak paylaşım ağları oluşturmaktadır. Erkekler bir araya gelerek kimliklerini muhafaza etmektedir. Bugün, küreselleşmenin de etkisiyle, hemcins birlikteliğinin geleneksel dokusu çözülmektedir. Bunun yerine kadın, erkek ve hatta çocuklar modern kahvehanelerde (kafelerde) bir araya gelmektedirler. Ancak çalışmada söz konusu edeceğimiz Siirt kent kahvehaneleri, erkeklerin geleneksel olarak kendilerini ait hissettikleri mekânlar özelliğini sergileyerek, sosyalleşmenin sağladığı avantajları korumaktadır. Erkekler burayı rüştlerini ispatlamak için olduğu kadar, rüştlerini ispatlamalarından ölene kadar da sahiplenmektedir. Böylelikle ortak mekânda bir arada olmanın sağladığı bütün avantajları kullanmaktadırlar. Bu araştırmanın amacı, kahvehane sakinlerinin, mekânı cinsiyetçi söyleme ne ölçüde yerleştirdikleri ile sosyalleşmede kendileri için ayrıcalıklı gördüklerini tartışmaya açmaktır. Çalışma, 2017 yılının Temmuz ve Ağustos aylarını kapsayan verileri içine almakla birlikte, nitel araştırma tekniği olan görüşmeyi temele alarak hazırlanmıştır.
  • Öğe
    Mekân Hafızasında Aidiyet Arama Pratikleri: Deliler Kahvehanesi Örneği
    (Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2019) Kanbir, Figen
    Geleneksel kültürde, erkeklerin kamusal hayatta en gözle görülebilir alanlarından biri kahvehanelerdir. Kahvehaneler ortaya çıkmalarından bu yana, erkekler için, mekân olmalarının çok ötesinde sosyalleşme alanları olmuştur. Her ne kadar geçmişte erkeklerin toplaşma mekânları olarak anılsa da araştırmamızı yürüttüğümüz mekân örneği olarak İstanbul Fatih'teki “Deliler Kahvehanesi” kadınların, erkeklerin ve çocukların toplaşma mekânı özelliğini sergilemektedir. Bununla birlikte kahvehaneler ilk kuruluşlarından bu yana farklı adlarla ve amaçlarla kurulmuştur. Bu bağlamda bireyler arasında anlam pratikleri yaratarak, boş zamanın vazgeçilmez temsillerini oluşturmuşlardır. İşlik ve evlik arasında sığdırılmış yaşama alternatif bir dokuyla eklemlenmişlerdir. Aynı zamanda kahvehaneler, kuşaklar arası hafızanın üretilmesinde ve sonraki nesillere aktarılmasında etkilidirler. Öyle ki bugün bile sözü edilen mekânlar ve bu mekânlar içerisinde varlık kazanan kültür, yerleşik bir alışkanlıkla, gündelik hayatta bireyler için “ayrıcalıklı olma” iddiasını üzerinde taşımaktadır. Araştırmamız kapsamında ele aldığımız kahvehane ise bu ayrıcalıklı olma iddiasını, yardımlaşma kültürü üzerinden kurgulamaktadır. Bu araştırmanın amacı hafıza kuramı ile kahvehane olarak adlandırılan mekâna katılan bireyleri nitel araştırma tekniği olan görüşmeyi esas alarak incelemek ve şu sorulara (yer yer sondaj sorularla da destek vererek) yanıt bulmaktır: İnsanlar kahvehanelere hangi anlamı vermektedir? Geçmişe ait hangi etkenler insanların bu mekânlara katılımını artırmaktadır? Çalışma, geleneksel kültürde birlikteliğin yalnızca soyut bir gösterge olarak hafızada var oluşunu değil aynı zamanda sosyal alanda nesnel görünümlerini insanların dayanışma ve sosyalleşme deneyimlerini ele alarak ortaya koymayı amaçlamaktadır.
  • Öğe
    Kadın(ın) Toplumsal Algılamalardaki Dönüşümü
    (ASOS Journal, 2014) Kanbir, Figen
    Bu çalışma birçok bakımdan geri plana itilmiş, farklı nedenlerden ötürü görmezden gelinerek; modern (kavrama bakıldığı yön olarak moderniteyi temel alsak da bugünkü toplum yapısının dünya ölçeğinde değişimlerini algılamak adına postmodern) göstergelerden oluşan kadını, anlamaya ve açıklamaya dönük girişimlerin bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Çalışma İslam'ın orijinal metinlerinde örtünmeyi okuma ve anlamaya amaçlamaktadır. Bu nedenledir ki; çalışma örtünmenin dışarıdan bir dayatma olup olmadığını inceleyecektir. İslam'a yönelik eleştiriler incelendiğinde değişim algısının toplumda kimliğin tanımlamasıyla farklılaştığı görülmektedir. Türbana yönelik tartışmalar Türkiye Cumhuriyeti içerisinde-kuruluşundan bugüne-laiklik temel alınarak bir mesafe yaratımında işlerlik kazanmaktadır. Bu kavram 1980'lerden itibaren üniversitelerde başörtüsü yasağı ve çevresinde dönen medenilik/ modernlik/ Batılılaşma kavramlarıyla anlaşılabilmektedir. Bu bakımdan güncelliğini koruduğu gibi farklılaşan söylemleriyle örtünme/türban hala bizimle aynı dünyayı paylaşmaktadır.
  • Öğe
    Türkiye Cumhuriyetinde Kadın Hareketleri
    (Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2017) Kanbir, Figen
    Toplumsal değişim süreci, yaşadığımız dünyada, birbirine eklemlenen süreçler ve etkileşimler ile varlık kazanmaktadır. Geçmişte küçük çaplı olan ve sadece ortaya çıktığı yeri etkisi altına alan toplumsal değişim(ler)in etkisi, bugün medyanın artan sayıda sunumuyla güçlü bir mesaj niteliğine bürünmüştür. Öyle ki bir yandan insanlar sosyalleşme sürecini yaşarken diğer yandan enerji kaybına uğramadan dünyanın dört bir yanına hızlı bir şekilde kendi mesajlarını iletmekte, dünyadan da mesajlar edin(ebil)mektedir. Ele alacağımız değişimin çeşitlenen ve artan sürekliliği, dünyadaki kadın hareketlerini Türkiye Cumhuriyeti'nde de hayli önemli bir konuma yerleştirmiştir. Osmanlı Devleti'nin son dönemlerinden günümüze gelene değin Kemalist modernleşme süreci ve özellikle 1980'lerde üniversitelerde yükselen İslamî kadın hareketleri, hakların ve taleplerin ifade edilişiyle birlikte düşünülmelidir. Bu bakımdan bu çalışmada, genel olarak dünyadaki toplumsal hareketlilikler ve değişimin kuramsal çerçevesi ile birlikte, özel bir ayırıcı sıfat olarak kadın bahsi Türkiye içerisinde değerlendirmeye tabi tutulmuştur.
  • Öğe
    Türkiye'deki Seçkinlerin Toplumsal Yapıdaki Dönüşümü: Hegemonik Konumdaki Elitler
    (2014) Kanbir, Figen
    Tarihsel değişkenler belli grupların kafalarındaki ideolojileri, toplumun geneline yansıtmaktadır. Yansıtılanlar, bütüne yayıldığında toplumu organize eden, dönüştüren kimi konu ve kavramlar daha da belirginleşmektedir. Bu bakımdan elitler, toplumun geçirdiği dönüşümleri anlamak açısından oldukça elverişlidir. Hegemonik konumdaki elitler, Türkiye Cumhuriyeti'nin geçirdiği dönüşümlerin vazgeçilmezleri olarak, toplumla bir arada düşünülmelidir. Bu çalışmada demokrasi kültürünün yerleşmesi, modernleşme çabaları gibi toplumda derin etkiler bırakmış olan birçok hadise "Türkiye'deki Elitler" başlığı altında tartışılacaktır.