Türkiye Tarımsal Araştırmalar Dergisi Koleksiyonu
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Güncel Gönderiler
Öğe Siirt İli Küçükbaş Hayvan İşletmelerinde Barınakların Mevcut Durumu(2017) Bakır, Galip; Mikail, Nazire; Baygeldi, SerkanBu çalışmada, Siirt ili ve çevresinde küçükbaş hayvancılığa yer veren tarım işletmelerinde barınakların mevcut durumu incelenmiştir. Anket uygulaması yapılan örnek işletme sayısı basit tesadüfi örnekleme yöntemiyle belirlenmiştir. Araştırmanın amacına uygun olarak hazırlanmış anket formları araştırıcılar tarafından kişisel görüşme yolu ile doldurulmuştur. İncelenen barınakların % 95.8'i kapalı, % 4.2'si açık tipte olup; % 56.8'i konuta bitişik, % 43.2'si konuttan bağımsız inşa edilmiştir. Ayrıca barınakların % 90.8'inin tabanı toprak, % 45.4'ünün çatısı toprak, % 61.8'inin duvarı taş olup, % 86'sının duvarı sıvasızdır. Sulama şekli il ve ilçelerde ortalama % 48.3 yalak şeklinde, % 45.4 metal kaplarda olup, sulama sıklığı % 32.4 oranda günde 3 defa olarak belirlenmiştir. Yapılan çalışma ile barınakların teknik bilgi ve hizmet alınmadan yapıldığı ve geçmişten gelen birikimle inşa edildiği tespit edilmiştir. Belirlenen yetersizliklerin giderilmesi için yetiştiricilerin teknik bilgi açısından bilgilendirilmesi gerektiği sonucuna varılmıştırÖğe Karasal İklim Kuşağında Bulunan Bir Meranın Farklı Yöneylerinde Botanik Kompozisyonun, Ot Verimi ve Ot Kalitesinin Belirlenmesi(2017) Yıldız, Abdurrahman; Özyazıcı, Mehmet ArifBu araştırma, Van ili, Gürpınar ilçesi Kırkgeçit köyü merasının farklı mera kesimlerinin; botanik kompozisyon, ot verimi ve ot kalitesinin belirlenmesi amacıyla 2015 yılında yürütülmüştür. Araştırmada meraya ait vejetasyon ölçümleri; kuzey, güney ve batı yöneyleri olmak üzere 3 farklı mera kesiminde, 23 ve 24 Haziran 2015 tarihlerinde yapılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre; en yüksek yaş ve kuru ot verimi sırasıyla 879.2 ve 278.1 kg da-1 ile meranın güney kesiminde tespit edilmiştir. Mera geneli itibariyle, ağırlığa göre botanik kompozisyonda buğdaygillerin oranı % 62.46, baklagillerin oranı % 7.61 ve diğer familya bitkilerinin oranı ise % 29.93 olarak elde edilmiştir. Buğdaygiller meranın en fazla batı (% 71.82), baklagiller ise güney (% 20.32) kesiminde yer alırken, diğer familyaların dağılımında ise farklılık olmadığı belirlenmiştir. İncelenen merada yapılan vejetasyon çalışmasında, 16 farklı familyaya ait, 43 farklı cins ve 60 farklı bitki taksonu saptanmıştır. Meradan elde edilen kuru otun ham protein, asit çözeltide çözünmeyen lif ve nötral çözeltide çözünmeyen lif oranları ile ham protein verimi ve nispi yem değeri yöneylere bağlı olarak sırasıyla; % 14.30-16.48, % 34.66-37.59, % 53.15-60.64, 28.36-42.78 kg da-1 ve 92.7-107.2 arasında değiştiği belirlenmiştir. Nispi yem değerine göre, meradan elde edilen kaba yemin \"orta\" ve \"iyi\" kaliteli olduğu saptanmıştırÖğe Tarımsal Biyoteknolojide Mobil Genetik Elementlerin Moleküler Markör Olarak Kullanılması(2017) Koçak, Arzu; İnal, BehcetMoleküler markör tekniklerinin temeli, melezleme veya polimeraz zincir reaksiyonuna (PZR) dayanır. Farklı stratejilerin bir kombinasyonu olarak yeni ve ileri teknikler geliştirilmiştir; örneğin cDNA'lar, spesifik dizilerin enzim kesimi veya kullanımı, ifade edilmiş dizi etiketleri (EST'ler), mikrosatellitler, retrotranspozonlar olarak sıralanabilir. Retrotranspozonlar bir tür (Sınıf I) transpoze olabilen (genomda farklı yerlere entegre olabilen) elementlerdir. Transpozon elementleri (TE) bitkilerde fiziksel olarak genomun önemli bir kısmını oluştururlar. Retrotranspozonlar aynı zamanda, amplifikasyon mekanizmaları ve dizilim karakteristikleri nedeniyle moleküler markör teknikleri geliştirmek için de oldukça ideal genetik elementlerdir. Bunlardan bazıları; Retrotranspozon-Arası Çoğaltılmış Polimorfizm, RetrotranspozonMikrosatellit Çoğaltılmış Polimorfizm, Primer Bağlanma Yeri Arası Çoğaltım, Dizilim-Spesifik Çoğaltım Polimorfizmi, Retrotranspozon Temelli İnsertion Polimorfizmi, SINE-Arası Çoğaltılan Polimorfizm, RAPD-Retrotranspozon Çoğaltılan Polimorfizm, Ters Dizilim Etiketli Tekrarlar, MITE-Arası Polimorfizm ve Transpoze Olabilen Gösterim bulunmaktadır. Bu metotlar farklı tarımsal ıslah amaçları için yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Bunlardan bazıları genetik çeşitliliğin, genetik bağlantının belirlenmesi, genom haritalaması, DNA parmak izi analizi, filogenetik, somaklonal varyasyon çalışmaları, transgenik araştırmaları, gelişim biyolojisi ve mutagenesis çalışmalarında kullanılmaktadır. Bu çalışmada, farklı retrotranspozon-temelli markör tiplerinin tarımsal biyoteknolojide genel kullanım alanlarından ve potansiyel uygulamalarından bahsedilecektirÖğe Doğal Vejetasyondan Toplanan Bazı Yonca (Medicago sativa L.) Genotiplerinin Ot Verim ve Kalitelerinin Belirlenmesi(2017) Açıkbaş, Semih; Albayrak, Sebahattin; Türk, MevlütBu çalışma; Göller yöresi doğal florasından toplanan yonca (Medicago sativa L.) genotiplerinin ot verimleri ve kalit e özelliklerini belirlemek amacıyla yürütülmüştür. Araştırmada denemeler, tesadüf blokları deneme desenine göre 3 tekerrürlü olarak kurulmuştur. Araştırmanın bitkisel materyalini; 15 adet yonca genotipi ile 2 adet tescilli yonca çeşidi oluşturmuş ve ele alınan genotip ve çeşitler; kuru ot verimi, ham protein (HP) oranı, HP verimi, asit çözücülerde çözünmeyen lif (ADF), nötr çözücülerde çözünmeyen lif (NDF), toplam sindirilebilir besin maddesi (TSBM) ve nispi yem değerleri (NYD) yönünden değerlendirilmiştir. Araştırma sonuçlarına göre; kuru ot verimi yönünden istatistiksel anlamda birinci grubu oluşturan Hüyük-1 (2145 kg da-1), Sandıklı-3 (2137 kg da-1) ve Yenişarbademli-2 (2183 kg da-1) yonca genotiplerinin tescilli çeşitlerden daha üstün performans gösterdikleri; Hüyük-1 yonca genotipinden HP oranı ve HP verimi ile ADF, NDF ve TSBM bakımından çok iyi/en üstün kaliteli kuru ot elde edildiği belirlenmiştir. Elde edilen bu bilgiler ışığında Hüyük-1yonca genotipinin ıslah çalışmalarında kullanılabileceği sonucuna varılmıştır.Öğe Siirt İlinde Yetiştirilen Bazı Üzüm Çeşitlerinin Tanımlanması ve Kalite Değerlerinin Belirlenmesi(2017) Erez, Mehmet Emre; Fidan, Mehmet; Pınar, Süleyman Mesut; İnal, Behcet; Kaya, Yılmaz; Altıntaş, SerdarBu çalışmada, Siirt ilinde yetiştirilen üzüm çeşitlerinin belirlenmesi ve tanıtılması amaçlanmıştır. Siirt merkez, Eruh, Pervari, Şirvan, Kurtalan ve Tillo (Aydınlar) ilçelerinde yetiştirilen 20 farklı üzüm çeşidinin morfolojik özellikleri ile pH, suda çözünebilir kuru madde (SÇKM) miktarı, klorofil ve karotenoid değerleri tespit edilmiştir. Ayrıca üzüm çeşitlerine aitçekirdeklerin morfolojik farklılıklarının tanımlanmasında bilgisayar tanımlama programından yararlanılmıştır. Elde edilen sonuçlara göre; Şirvan ve Pervari bölgesi üzümlerinin genel olarak diğer bölgelere göre yüksek pH ve kuru madde miktarlarına sahip oldukları, ancak Eruh ve Siirt Merkez bölgesinde yetişen çeşitlerde asitliğin daha yüksek olduğu tespit edilmiştir. SÇKM değerlerinin ise % 12-24 (Kıtılnefs-Mevazer) arasında değiştiği saptanmıştır. Gadüv, Karrot ve Heseni çeşitlerinin klorofil ve karotenoid değerlerinin diğer üzüm çeşitlerine göre daha yüksek olduğu saptanmıştır. Üzüm çekirdeklerindeki morfolojik farklılıkların tanımlanması amacıyla gerçekleştirilen bilgisayar tabanlı tanımlama işleminde, en yüksek başarı oranı \"Lojistik Model Tree\" (LMT) (% 91.66) modelinden elde edilmiştir.Öğe Kekik Bitkisinin Temel Bileşeni Olan Karvakrolün Sıçanlarda Siklofosfamid Nedenli Üreme Sistemi Hasarı Üzerine Koruyucu Etkileri(2017) Cengiz, Mustafa; Tekin, Yasemin; İnal, Behcet; Ayhancı, AdnanSiklofosfamid (CP) klinikte kanser ve non-malignant hastalıkların tedavisinde yaygın olarak kullanılan alkilleyici bir ilaçtır. Ancak CP kullanımı bir veya birden fazla dokuda sitotoksisiteye neden olmaktadır. Bu çalışmada CP (50 ve 100 mgkg-1) testis toksisitesi üzerine kekik bitkisinin temel bileşeni olan ve antioksidan özellikleri bilinen karvakrol (Car)'ün olası koruyucu etkilerini saptamak amaçlanmıştır. Çalışmada, Sprague-Dawley cinsi 35 adet erkek sıçan her grupta 7 hayvan olacak şekilde 5 gruba ayrılmıştır. Histolojik ve biyokimyasal bulgulara göre, CP nedenli testis hasarının önlenmesinde Car anlamlı bir koruma sağladığı saptanmıştır. Araştırma sonuçlarına göre elde edilen veriler, karvakrolün oldukça etkili bir antioksidan ve hücre koruyucu olduğunu göstermiştir. Bu nedenle Car, kemoterapi protokollerinde antikanser ilaçların yan etkilerinin azaltılmasında etkili bir aday olabilir.Öğe Identification of Water Usage Efficiency for Corn (Zea mays L.) Lines Irrigated with Drip Irrigation Under Green House Conditions as Per Plant Water Stress Index Evaluations(2017) Uçak, Ali BeyhanThe present study was conducted as a greenhouse study under Çukurova conditions during the years 2011-2012. Two different dent corn lines (5A2-B and 22K) were used as the plant material of the experiments. Crop water stress index (CWSI) values determined through leaf canopy temperature measurements performed ahead of irrigations were used to find out water use efficiencies. Experiments were conducted in randomized blocks-split plots experimental design with three replications. Drip irrigation was used for irrigations and two different irrigation programs were created as of I100(supplying 100% of depleted water in every seven days) and I75(applying 75% of depleted water. The amount of irrigation water applied for in the interaction of I100irrigation and corn lines (5A2-B and 22K) in the first and second year were respectively varied between 253.0-274.0 and between 238.0-261.0 mm, seasonal plant water consumptions varied between 294.0-305.0and between 284.6-302.6 mm, kernel yields varied between 2950.0-2990.0 and between 3130.0-3186.0 kg ha-1. With regard to (in the interaction irrigation treatments x corn lines), the lowest and the highest CWSI values were observed in the interaction full irrigation (I100) and of the line 22K as 0.22 and in deficit irrigation treatment (I75) of the line 5A2-B as 0.41in the first year; in full irrigation treatment (I100) of the line 22K as 0.20 and in deficit irrigation treatment (I75) of the line 5A2-B as 0.36. The greatest and the lowest chlorophyll contents (in the interaction irrigation treatments x corn lines) were respectively observed in I100treatment of the line 22K as 58.3 spad and in I75treatment of the line 5A2-B as 50.9 spad in the first year; in I100treatment of the line 22K as 59.1 SPAD and in I75treatment of the line 5A2-B as 55.1 spad. While the effects of irrigation treatments on average dry matter contents of the lines were not found to be significant, significant differences were observed in water use efficiency and kernel yield of dent corn lines (p<0.01). Current findings revealed that 22K dent corn line was prominent with regard to CWSI and chlorophyll content and the relevant line was also able to use available water holding capacity with an optimum efficiency. Therefore, it was concluded that the dent corn line (22K) could be used in further researches to improve water efficiencies.Öğe Samsun İlinden Toplanan Farklı Nodozite Bakteri Kültürü İle Sera ve Tarla Koşullarında Aşılamanın Soya Fasulyesi (Glycine max L.)'nin Verimine ve Azot Kapsamına Etkisi(2017) Bayraklı, Betül; Özyazıcı, Gülen; Özyazıcı, Mehmet ArifAraştırma; Samsun ilinde soya ekilen alanlardan toplanan nodül örneklerinden izole edilen Rhizobium japonicumsuşlarının soya bitkisinin gelişimi ile azot kapsamına etkilerini belirlemek amacıyla yürütülmüştür. Nodül örnekleri; soya fasulyesi tarımının yoğun olduğu Samsun ilinin Çarşamba ve Terme ilçeleri ile Dikbıyık beldesinde, toplam 94 farklı tarladan toplanmıştır. İzolasyon çalışmaları ve sera denemeleri, Toprak Gübre ve Su Kaynakları Merkez Araştırma Enstitüsü (TGSKMAE) laboratuvarı ve seralarında yürütülmüştür. Sera denemeleri sonucu izole edilen TGAE.Sam.58-a ve TGAE.Sam.60-c ve TGSKMAE koleksiyonunda bulunan TGAE.S.543/335/1089/649 no'lu suşları ile Samsun ilinde 9 farklı lokasyonda tarla denemeleri yürütülmüştür. Tarla denemeleri sonucu; tane verimi, tane azot kapsamı ve tane ile kaldırılan azot değerleri bakımından ele alınan bütün suşlar etkili bulunmuş, en etkili suşların ise TGAE.Sam.60-c ve TGAE.S.1809 olduğu tespit edilmiştir. Lokasyonların ortalaması olarak, bakteri aşılamasının yapıldığı parsellerde soya tanesi ile kaldırılan N değerleri 23-30 kg da-1arasında değişim gösterirken, kontrol konularının değeri 12-14 kg da-1olmuştur. Samsun ili soya tarımı yapılan alanlar için, TGAE.Sam.60-c ve TGAE.S.1809 suşlarının kullanılması önerilmiştir.Öğe MiR482 ve Bitkilerdeki İzoformları(2016) Eren, Abdil Hakan; İlhan, Emre; İnal, BehcetBitkilerdeki miR482 aile üyeleri genelde 22 nükleotid uzunluğunda diğer mikroRNA (miRNA) ailelerinden daha değişken ve sıra dışı dizilere sahiptir. Çalışmalar miR482'nin hastalık direnciyle ilişkili nükleotit-bağlayıcı lösince zengin tekrarlı (Nucleotide binding-site leucine-rich repeat, NB-LRR) genlerle ilgili olduğunu göstermektedir. Bitki genomlarında kodlanmış çeşitli NB-LRR'ler birçok patojen tanımayı sağlayan bir çeşit bağışıklık sistemidir. NB-LRR proteinleri normal patojenlere karşı efektör-tetikleme bağışıklıklığı ile ilişkilidir. Bitkide temelden gelen bağışıklık reseptörleri tanılayıcı reseptör yapıları (Pattern recoginition receptor, PRR) ve direnç (Resistance, R) proteinleridir. R genlerinin çoğu NB-LRR etki ile hücrede bağışıklık proteinlerini kodlarlar. miR482, miR1448, slmiR2118 ve ath-miR472 hastalık direnci ile ilişkili miRNA'lardır. Yapılan bazı çalışmalarda ise miR482'nin miR1448 homoloğu olduğu bildirilmiş ve filogenetik analizler miR482'nin tandem duplikasyon ürünü miR1448 olabileceğini göstermektedir. Evrimsel süreçte bu miRNA'lar aynı transkripti hedeflemişlerdir. miR482 izoformlarının baskılanması bitkiyi patojene karşı hassaslaştırırken miR482'nin soyada nodülasyon oluşumunda ve mikorizaların çalışma prensibinde etkili olabileceği düşünülmektedir. Giderek artan kanıtlar miRNA482'nın patojen saldırısında hastalık direnci tepkilerinde kritik roller oynadığını göstermektedir.Öğe Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde Zeytin Ağaçlarında Zarar Yapan Zeytin Güvesi, Prays oleae (Bern.) (Lepidoptera: Hyponomeutidae)'nin Yayılışı, Popülasyon Değişimi ve Bulaşma Oranı Üzerine Çalışmalar(2016) Kaplan, Cevdet; Büyük, Musa; Eren, SedatBu çalışma Mardin, Gaziantep ve Şanlıurfa illerinde Zeytin güvesi, Prays oleae (Bern.)'nin popülasyon değişimi ve bulaşma oranını belirlemek amacıyla 2001-2002 yıllarında yürütülmüştür. Bahçelere Nisan ayı başlarında cinsel çekici tuzaklar asılmıştır. Tuzaklar başlangıçta haftada iki, ilk kelebek yakalandıktan sonra ise haftada bir kez kontrol edilmiştir. Kontrollerde tuzaklara gelen kelebekler sayılarak kaydedilmiştir. Tuzaklarda yakalanan erginlerin yıllar ve bahçelere göre popülasyon eğrileri çizilmiştir. Zarar oranı belirlemesi için yılda üç kez örnekleme yapılmıştır. Yaprak ve çiçek zararının tespiti için her bahçede 10 ağaç ve her ağacın farklı dört yönünde 15-20 cm uzunluğundaki sürgünler, meyve zararı için ise her bahçede 10 ağaç ve her ağacın farklı yönlerinde 5 meyve (her ağaçta 20 meyve) kontrol edilmiştir. Ergin uçuşunun Nisan ayının ikinci haftasında başladığı; 1. ve 2. döl erginlerinin birbirine karışarak ergin uçuşunun Haziran ayı ortasına kadar devam ettiği görülmüştür. Üçüncü döl ergin çıkışlarının Eylül ayının ikinci haftasında başlayıp Kasım ayı ortalarına kadar devam ettiği ve zararlının 3 döl verdiği belirlenmiştir. Zarar oranı bahçelere ve illere göre değişmekle beraber yaprakta % 3-5, çiçekte % 0.3-3 ve meyvede % 0.5-3 olarak belirlenmiştir. Yapılan çalışma ile P. oleae'nın GAP bölgesinde potansiyel zararlı olduğu belirlenmiştirÖğe Siirt İli Pamuk Ekim Alanlarında Kırmızı Köklü Tilki Kuyruğu (Amaranthus retroflexus L.) Yoğunluğunun Saptanması ve Bazı Biotiplerinin Trifluralin'e Dayanıklılığının Araştırılması(2016) Pala, Fırat; Mennan, HüsrevBu çalışmanın amacı Siirt ili pamuk ekim alanlarında kırmızı köklü tilki kuyruğu (Amaranthus retroflexus L.)'nun dağılımının ve trifluraline dayanıklı biotiplerinin belirlenmesidir. Bu türün; Mayıs-Haziran aylarındaki birinci arazi incelemelerinde yoğunluğu 0.37 bitki m-2 ve rastlanma sıklığı % 32.05, Eylül-Ekim aylarındaki ikinci incelemelerde ise yoğunluğu 1.20 bitki m-2 ve rastlanma sıklığı % 51.80 olarak saptanmıştır. Dayanıklılığın tespiti için şüpheli görülen A. retroflexus tohumları 11 farklı pamuk ekim alanında 2008 yılında toplanmıştır. İlk olarak A. retroflexus tohumları dayanıklı (R) ve duyarlı (S) popülasyonlarını tespit etmek amacıyla hızlı petri tohum testi ile test edilmiştir. Denemeler tesadüf parselleri deneme desenine göre 4 tekrarlamalı olarak kurulmuştur. Tohumlara trifluralinin uygulama dozu olan 200 ml da-1 doz dört tekerrürlü olarak her petriye 10 ml gelecek şekilde uygulanmış ve petriler 25 oC'de 10 gün bekletilerek dayanıklılık durumu test edilmiştir. Etkinlik değerinin yetersiz olduğu 3 popülasyona trifluralinin farklı dozları 0, 50, 100, 200, 400, 800, 1600 ve 3200 ml da-1 uygulanmıştır. Deneme sonucunda elde edilen verilere logistic dose-response modeli uygulanmış ve 2 popülasyonda dayanıklılık veya duyarlılık tespit edilmiştirÖğe İzmir İli Kiraz Bahçelerinde Bulunan Saydam Ağustosböceği Cicadatra hyalina (Fabricius, 1798) (Hemiptera: Cicadidae)'nın Yayılışı, Morfolojisi ve Biyoekolojisi Üzerinde Araştırmalar(2016) Kaplan, Cevdet; Tezcan, SerdarBu çalışma, İzmir ili kiraz bahçelerinde bulunan Saydam ağustosböceği, Cicadatra hyalina (Fabricius, 1798) (Hemiptera: Cicadidae)'nın yayılışını, bazı morfolojik özelliklerini ve doğadaki biyoekolojisini belirlemek amacıyla 20052008 yıllarında yürütülmüştür. Yayılışını belirlemek için İzmir'in 17 ilçesindeki 98 bahçede gözlem yapılmıştır. Biyolojisi ile ilgili gözlemler Kemalpaşa (Yukarıkızılca)'daki bir bahçede yapılmış, 10 ağacın altında ergin olmak üzere çıkış yapan son dönem nimflere ait gömlekler haftalık aralıklarla sayılmıştır. Ayrıca 10 ağacın tacı altına tahta kasalar yerleştirilerek, çıkış yapan erginler saptanmıştır. Çalışma sonucunda C. hyalina erginlerinin Haziran ayının ikinci haftası içinde ilk kez görülerek, Ağustos ayının son haftasına kadar geçen 50-67 günlük süre boyunca doğada bulunduğu, en fazla ergin çıkışının Haziran sonu ile Temmuz ortası arasında olduğu belirlenmiştir. Gerek kasalardan elde edilen ergin sayıları ve gerekse ağaç başına düşen son dönem nimf gömleği sayıları arasında yıllara göre farklılıkların olduğu ve en yüksek sayısal değere (26.6 nimf gömleği/ağaç) 2005 yılında, en düşük değere (7.7 nimf gömleği/ağaç) ise 2008 yılında ulaşıldığı belirlenmiştir. Çalışmada; Saydam ağustosböceği erginlerine daha çok kiraz, kuş kirazı, zeytin, şeftali, asma, kayısı gibi çok yıllık bitkilerde ve kanyaş ile sirken gibi otsu bitkilerde rastlanmıştır. Dişilerin yumurtalarını meyve ağaçlarının bir yıllık sürgünlerine ve otsu bitkilerin gövde dokularına bıraktıkları ve ilk yumurta açılımının ise Temmuz ayının son haftasından itibaren başladığı belirlenmiştir. Bu türün kiraz, idris, zeytin, şeftali ve kanyaş bitkilerine yumurta bıraktığı ve 43-56 gün sonra da açıldıkları ortaya konmuştur.Öğe Empis (Euempis) Frey, 1953 (Diptera:Empididae) Altcinsinden Türkiye Faunası için Yeni Bir Kayıt ve Ek Kayıtlar(2015) Çiftçi, Mustafa CemalBu çalışmada Empis spiralis Collin, 1937 Türkiye faunası için ilk kez kayıt edilmiştir. Ayrıca Türkiye ve Palaearktik bölgede oldukça geniş yayılış alanına sahip Empis tessellata Fabricius, 1794 Siirt ilinden, Empis pleurica (Collin, 1960) ve Empis dasycera (Collin, 1960) türleri ise Osmaniye ilinden ilk defa bildirilmektedir. Türkiye faunası için yeni kayıt ile Türkiyedeki Empis (Euempis) altcinsine ait tür sayısı 8e, Empis cinsine ait tür sayısı ise 60a yükselmiştir. Ayrıca Türkiyeden bilinen Empis (Euempis) türlerinin listesi ve bu türler için teşhis anahtarı (İngilizce ve Türkçe) verilmiştir.Öğe Van İlinde Kaba Yem Üretim Potansiyeli, Sorunlar ve Çözüm Önerileri(2014) Turan, Nizamettin; Altuner, FevziÖzet: Vanda hayvancılığın ihtiyacı olan kaba yem çayır-meralardan, sap samandan ve yem bitkileri tarımından sağlanmaktadır. Tarım ve Hayvancılık potansiyeli yüksek olan Van İlinde halkın önemli bir kısmının geçimi bitkisel ve hayvansal üretime dayalıdır. Hayvansal üretimde kaba yem temini büyük önem arz etmektedir. Van ilinin sahip olduğu 1.359.022 ha'lık çayır-mera alanlarından üretilen kaba yem üretim miktarı yaklaşık 67.951 tondur. Yem bitkileri tarımı yapılan 1.045.859 ha alanda üretilen yem bitkileri miktarı ise yaklaşık 899.540 ton civarındadır. Buna karşılık Van ilinde 172.000 Büyük Baş Hayvan Birimi varlığı bulunmaktadır. Bu hayvanların sadece yaşama payı kaba yem ihtiyacı yılda ortalama 619.200 tondur. Ancak kaliteli kaba yem üretimi 967.491 ton düzeyinde kaldığından, kaba yem açığı % 36 civarındadır. Vanda hayvancılığın kaba yem sorununu çözmek için bilimsel, teknik, ekonomik ve sosyal önlemler alınmalıdır. Yem bitkileri üretim alanlarının ve kaliteli kaba yem üretiminin artırılması için devlet desteklerinin devam etmesi ve tohumluk sorunu da çözülmesi gerekir. Tohum üretimi yapan üreticilerin de destek miktarının arttırılması büyük önem arz etmektedir. Ayrıca hayvansal üretimden arzu edilen verimin alınabilmesi için rasyonel besleme ile beraber kaba yem kaynaklarının da doğru kullanılması gerektiği konusunda üreticiler bilgilendirilmelidir.Öğe Bitki Fungal Hastalıklarıyla Biyolojik Savaşta Trichoderma'lar(2015) Aydın, Mehmet HadiTarımda kullanılan kimyasal pestisidlerin neden olduğu çevre kirliliği ve kalıntı sorunları gibi nedenlerden dolayı, bitki hastalıklarıyla mücadelede alternatif yöntemlerin bulunması bir zorunluluk haline gelmiştir. Biyolojik mücadele kimyasal mücadeleye alternatif olarak geliştirilmiştir. Trichodermalar biyolojik mücadelede en çok kullanılan antagonistler olarak bilinmektedir. Doğada hemen hemen tüm toprak ve doğal habitatlarda ve özellikle organik madde içeren alanlarda bulunmaktadır. Bitki patojenlerine karşı mikoparazitizm, antibiyotik üretimi, yer-besin için yarışma ve bitkide gelişimi teşvik etme şeklindeki mekanizmaları kullanmaktadır. Günümüzde üzerinde en fazla araştırma yapılan konulardan biri haline gelmiştir. Bununla birlikte çok sayıda ticari preparat geliştirilip, bitki patolenlerine karşı kullanılmaktadır. Bu makalede, Trichodermanın bitki hastalıklarıyla mücadeledeki önemi, antagonistik özellikleri, etki mekanizmaları üzerinde durulmuş ve bu konu ile ilgili Türkiyede ve Dünyada yapılan bazı çalışmalardan örnekler verilmiştir.Öğe Yalova İlindeki Süt Sığırcılığı İşletmelerinin Yapısal Özelliklerini Etkileyen Faktörler: Yem ve Besleme Alışkanlıkları(2014) Bakır, Galip; Han, FerhatBu araştırma Yalova ilindeki süt sığırcılığı işletmelerinin yem ve besleme alışkanlıklarına hayvan sayısı ve yetiştiricilerin eğitim seviyesinin etkilerini belirlemek amacı ile yapılmıştır. Araştırmanın materyalini il genelinden şansa bağlı olarak belirlenen 324 adet süt sığırı işletmesinde yapılan anket yoluyla elde edilen veriler oluşturmaktadır. Veriler SPSS 20.0 paket programında crostabb analizi edilerek ki kare testi yapılmıştır. İşletmelerde en çok kullanılan kaba yem kombinasyonu çayırotu+saman olup, tahsil düzeyi ilkokul olan yetiştiricilerin bu kombinasyonu kullanım oranı % 50.0 orta okul olanlarda % 27.2 ve lise+ olanlarda % 35.1 olarak bulunmuştur. Hayvan sayısı az olan yetiştiriciler aynı kombinasyonu % 50.0 oranında kullanırken, hayvan sayısının artışına paralel olarak kullanım oranı % 25.5 gerilemiştir. Hayvan sayısı kaba yem kombinasyonunu önemli (P<0.01) düzeyde etkilemiştir. Kesif yem kullanımı eğitim düzeyine göre değişiklik göstermektedir. 4-6 kg kesif yem kullanım oranı eğitim düzeyi ilkokul olan işletmelerde % 48.5 iken, orta olanlarda % 43.8 ve lise+ olanlarda % 38.9a gerilemiştir. 7-9 kg yem kullanımında ise ters bir ilişki olup, eğitim düzeyi arttıkça kesif yem kullanım oranı yükselmektedir. İşletmelerde yem bitkisi ekimi hayvan sayısı tarafından önemli (P<0.05) düzeyde etkilemiştir. Hayvan sayısı 5< olan işletmelerde yem bitkisi ekim oranı % 48.0 iken, bu oran hayvan sayısının artmasıyla birlikte % 74.1e yükselmiştir. İşletmelerde silaj kullanımını işletmecilerin eğitim düzeyi (P<0.05) ve hayvan sayısı (P<0.01) önemli düzeyde etkilemiştir.Öğe Siirt ?li Bazı Arazi ve Toprak Özelliklerinin Coğrafi Bilgi Sistem Analizleriyle Değerlendirilmesi(2014) Özyazıcı, Mehmet Arif; Dengiz, Orhan; İmamoğlu, AliBu çalışmanın amacı Siirt ili bazı arazi ve toprak özelliklerinin Coğrafi Bilgi Sistemi (CBS) kullanılarak belirlenmesi ve veritabanının oluşturulmasıdır. Çalışma alanı 562619.5 hektardır. Araştırmada öncelikle Siirt iline ait topoğrafya haritası kullanılarak arazinin sayısal yükselti modeli oluşturulmuş ve eğim, bakı, yükselti ve kabartı haritaları üretilmiştir. Ayrıca çalışmada, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan verilerin yanı sıra, İle ait iklim verilerinden de yararlanılmıştır. Araştırma sonucunda elde edilen bilgilere göre, Siirt ilinin batı kesimi daha düz ve düze yakın ovalık arazilerden oluşurken, kuzeyi ve doğusunda rakım yüksektir. Bu yüzden eğim değerleri kuzey ve doğu bölgelerinde yüksek, batıda ise düşüktür. Siirt ilinin yarısından çoğunda yaklaşık % 65inde kahverengi orman toprağı bulunur. Arazi kullanım haritasına baktığımızda ilin % 44lük kısmının fundalık, % 31lik kısmının ise meralık arazilerden oluştuğu görülmektedir. Erozyon haritasının incelenmesi sonucu ise Siirt ilinin yaklaşık % 90ında orta, şiddetli ve çok şiddetli erozyon olduğu görülmüştür. İşlemeli tarıma uygun araziler ilde oldukça sınırlıdır. Siirt ili toplam alanının sadece % 9luk kısmı I., II. ve III. sınıf kabiliyete sahip alanlardan oluşmaktadır. Toprak derinlik haritası incelendiğinde ise % 85 oranıyla sahanın büyük kısmının çok sığ ve sığ topraklardan oluştuğu görülmektedir. Derin ve çok derin toprakların ise batıda ovalık arazilerde ve vadilerde küçük alanlarda yer alır.Öğe Yalova İlindeki Süt Sığırcılığı İşletmelerinin Yapısal Özelliklerini Etkileyen Faktörler: Yetiştirme Faaliyetlerinin Belirlenmesi(2014) Bakır, Galip; Han, FerhatBu araştırma Yalova ilindeki süt sığırcılığı işletmelerinin yetiştiricilerin sosyal durumu, hayvan varlığı, bakım, süt üretimi, hayvancılıktan memnuniyet, sorunlar ve örgütlenme durumu gibi yapısal özelliklerini belirlemek amacı ile yapılmıştır. Araştırmanın materyalini il genelinden şansa bağlı olarak belirlenen 324 adet süt sığırı işletmesinden anket yoluyla elde edilen veriler oluşturmaktadır. Elde edilen veriler işletmenin yapısal durumunu etkileyen hayvan sayısı ve yetiştiricilerin eğitim durumu faktör olarak alınarak SPSS paket programında analiz edilmiştir. İşletmelerde bulunan sığırların ırk dağılımı, yetiştiricilerin tahsil seviyesi ilkokul olanlar melez, orta ve lise+ olanlar ise kültür ırka yöneldikleri belirlenmiştir. Hayvan sayısı az olan yetiştiriciler melez ırkta yoğunlaşırken, hayvan sayısı arttıkça kültür ırkına yöneliş görülmüştür. Hayvanların kızgınlığının belirlenmesinde, eğitim düzeyi ilkokul olan yetiştiriciler böğürme ve atlamayı dikkate almıştır. Düvelerin ilk tohumlama yaşını belirlerken eğitim düzeyi ilkokuldan lise+ye tüm yetiştiriciler artan oranda 15-18 ay olmasını dikkate almıştır. İşletmecilerin yaşı arttıkça eğitim düzeylerinin tersine 15-18 ay kriterine ait oranın düştüğü belirlenmiştir. Süt verimi 10< kgdan az olan işletmecilerin eğitim düzeyi % 68.9 ilkokul iken bu oran lise+ % 8.5e gerilemiştir. Eğitim düzeyi orta okul olan işletmecilerin % 61.2si 11-20 kg süt verimi almaktadır. Hayvan sayısı 5< olan işletmelerin % 46.8i 10< kg süt verimi alırken, hayvan sayısı arttıkça bu oran % 23.1e gerilemiştir. 10-21 kg süt verimine sahip işletmelerin oranı hayvan sayısı 5< olan işletmelerde % 48.4 iken, bu oran hayvan sayısının artışına paralel olarak % 63.5e yükselmiştir.Öğe Girişimci Kadınlar ve İş-Yaşam Dengesinin Sağlanmasında Engel ve Fırsatların Analizi(2015) Oyuryüz, Zeynep; Gürel, AydınGünümüzde gelişen teknoloji ve endüstrileşme ile birlikte her geçen gün iş hayatına katılan kadın sayısında artış olmaktadır. Ülkemizde ise kadınların girişimci olmalarını ve iş sahibi kadınların işletmelerinin devamlılığını engelleyen birçok sorun bulunmaktadır. Bu bağlamda; Tekirdağda işletme sahibi olan kadınların iş-yaşam dengesi kurabilmeleri ile ilgili olası engel ve fırsatları tespit etmek üzere tarım ve tarıma dayalı sektörlerde işletme sahibi olan kadınların girişimcilik ve iş hayatında kadın olmak ile ilgili 22 farklı yargıya katılma düzeyleri değerlendirilmiş ve faktör analizi ile bulgular gruplandırılmıştır. İndirgenen faktörlere göre; kadınların iş-yaşam dengesi sağlamada engel veya fırsat olabilecek 6 faktör grubu tespit edilmiştir. Analiz sonucunda yargıların faktör gruplarına dağılımı değerlendirilerek; kişilik özellikleri, zaman darlığı, medeni durum, cinsiyete dayalı roller, sosyal pozisyon ve iletişimsel özellikler başlıkları oluşturulmuş ve bu faktörlerin girişimci kadınların iş-yaşam dengesi kurmalarında engel veya fırsat olabilirliği yorumlanmıştır. Girişimci kadınların iş hayatı içinde kalıcı olabilmeleri için kendilerini ve işletmelerini sürekli geliştirmeleri gerekmektedir. Bu bağlamda meslek odaları ve üniversiteler gibi kurumlar tarafından kadınların iş-yaşam dengesi kurmalarını sağlayacak yöneticilik özellikleri kazanma, motivasyon sağlama, organize olabilme, zamanı etkin kullanma, sorunlar karşısında çözüm üretebilme, denetim kabiliyeti kazanma gibi konularda kişisel gelişim eğitimleri verilmelidir.Öğe Siirt İlinde Çayır Mera Alanlarından ve Yem Bitkilerinden Elde Edilen Kaba Yem Üretim Potansiyeli(2015) Turan, Nizamettin; Özyazıcı, Mehmet Arif; Yalçın, Gülcan TantekinÖzet: Siirt ilinin coğrafik yapısından dolayı halkın önemli bir kesiminin geçim kaynağı hayvancılık ve bitkisel üretime dayanmaktadır. Hayvancılık genellikle çayır-mera hayvancılığı şeklinde yapılmaktadır. Hayvansal üretimde vazgeçilmeyen en önemli yem grubunu kaba yemler oluşturmaktadır. Hâlihazırda Siirt ilinde çayır mera kaynaklı üretilen kuru ot miktarı 130.461 ton, yem bitkileri kaynaklı kuru ot miktarı 60.177 ton civarındadır. Buna karşılık Siirt ilinde 101.899 büyük baş hayvan birimine eşdeğer hayvan varlığı bulunmaktadır. Bu hayvanların yıllık ortalama yaşama payı için kaba yem ihtiyacı ise 464.914 tondur. İlin doğal çayır mera alanlarından ve yem bitkileri ekilişlerinden elde edilen toplam kaba yem üretimi 190.638 ton olup, sahip olduğu hayvan varlığının ancak % 41ine yetecek kadardır. Bu nedenle mevcut çayır mera alanlarında üretimi arttırmak için, amenajman tekniklerine uyulmalı ve ıslah çalışmalarına hız verilmelidir. Ayrıca, yem bitkileri ekim alanları arttırılmalı, özellikle nadasa bırakılan alanlarda ekim nöbeti sistemleri geliştirilerek yem bitkileri tarımına öncelik verilmelidir.