Yazar "Tayanç, Mehmet" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 6 / 6
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Göç, Kentleşme ve Sekülerleşme Karşısında Ezidilik(2024) Tayanç, MehmetKutsal olan her şeyin değiştiği günümüz dünyasında tüm inanç sistemleri, göç, kentleşme ve teknolojik gelişmelerin de etkisiyle erozyona uğramaktadır. Modernleşme veya sekülerleşme adı altında açıklanan bu süreç, yerel ve az nüfusa sahip olan inançları ve kültürleri yok olma ya da şekil değiştirme tehdidi ile karşı karşıya bırakmıştır. Büyük ölçüde sözlü bir gelenek üzerinde varlığını sürdüren Ezidilik, bu süreçten en çok etkilenen inançlar arasında yerini almıştır. Bu çalışma, Türkiye’deki kültürel zenginlik içerisindeki yerini yavaş yavaş kaybetmeye başlayan Ezidi inancını konu edinmiştir. Çalışma, dar bir alanda varlığını sürdüren ve modernleşme dinamikleri karşısında yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalan Ezidi inancını ve bu inancın yapısal dönüşümünü anlama gayesi taşımaktadır. Bu noktada etkili olduğu düşünülen modern olguların Ezidilik üzerinde ne şekilde etkili olduğu nitel yöntemle anlaşılmaya çalışılmıştır. Siirt ve Batman illerinde yaşayan Ezidiler ile sınırlandırılan bu çalışma, klasik sekülerleşme teorisinde hareketle oluşturulmuştur. Önceden oluşturulmuş yarı yapılandırılmış görüşme formları ile mülakatlar yapılmış, mülakatlar neticesinde elde edilen veriler de içerik analiz tekniği ile analiz edilmiştir. Çalışma 2021 ile 2023 yılları arasında yapılmış olup çalışma kapsamında toplam 16 Ezidi ile görüşme gerçekleştirilmiştir. Görüşmeler Siirt ile Batman il merkezlerinde ve tamamı Ezidilerden oluşan köylerde yapılmıştır. Görüşmecilerin hem kırsal alanlarda yaşayan hem de kentte yaşayan Ezidilerden olmasına özen gösterilmiştir. Çalışmaya zenginlik katmak ve yaşanan değişimi daha iyi okumak amacıyla katılımcıların farklı yaş aralıklarına sahip olmasına ve farklı cinsiyetten olmalarına dikkat edilmiştir.Öğe Kadim ve Modern Eğitim Yaklaşımları Bağlamında Kant’ın Eğitim Nazariyesi(2021) İnce, Adem; Tayanç, MehmetBu makalede kadim eğitim anlayışı ile modern eğitim anlayışı arasındaki ilişkibağlamında Kant’ın eğitim nazariyesi ele alınmıştır. Makale, iki temel bölüm ve altbaşlıklar üzerine kurulmuştur. İlk bölümde gelenekten modernliğe eğitimin anatomisiniortaya koyabilmek adına evvela kadim eğitim yaklaşımına, akabinde de modern eğitimyaklaşımının tarihî evrimini gösterebilmek adına kapitalist ve neoliberal eğitimyaklaşımına temas edilerek eğitime atfedilen anlamın tarihî seyrine temas edilmiştir.İkinci bölümde ise Kant’ın eğitim nazariyesi detaylı bir şekilde ortaya konmuştur.Bölümde Kant’ın Eğitim Üzerine (über Pädagogik) kitabında oldukça tafsilatlı bir şekildeele aldığı eğitim yaklaşımı kadim ve modern eğitim anlayışı arasındaki ilişki zeminindeözetlenmiştir. Netice olarak Kant’ın ortaya koymuş olduğu eğitim nazariyesinin, kadimve modern eğitim yaklaşımları arasında yer alan mutedil bir eğitim nazariyesi olduğusonucuna ulaşılmıştır. Bu anlamda Kant’ın, kadim yaklaşımın eğitime yönelik olumluyönleri ile çağdaş yaklaşımın olumlu yönlerini mezcettiği kanaatine varılmıştır. Kant’ıneğitim yaklaşımının eğitimin içsel hususiyetinden koparılarak anlam kaybına uğradığımodern dönemde hassaten önemli olduğu değerlendirilmiştir.Öğe KENT KİMLİĞİNİN İNŞASINDA BİR GELENEKSEL OYUN: SIRA GECESİ(2021) Tayanç, MehmetKent kimliği, farklı kentsel unsurların bir araya gelip inşa ettiği bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu unsurlar\rçoğu zaman sosyal, siyasal ya da ideolojik olabiliyorken bazen kültürel özellikler de barındırabilmektedir.\rŞanlıurfa’da kent ve kentli kimliğin oluşmasında önemli bir yere sahip olan kültürel öğelerin başında ise “sıra gecesi”\rgelmektedir. Kentin hem eğlence hem de sosyal, siyasal ve tarihi bir yönüne hitap eden bu imgeyi, sahip olduğu\rözelliklerden dolayı bir geleneksel oyun olarak nitelendirmek mümkündür. Çalışmada söz konusu bu kentsel\rimgenin kent kimliğinin inşa edilmesindeki rolü ve kentli için ne anlam taşıdığı irdelenmektedir.Öğe Küreselleşme ve Ulus-Devlet Arasındaki İlişkinin Kimlik Olgusuna Yansıması(13.10.2017) Toprak, Murat; Tayanç, MehmetKüreselleşme son yarım asrın önemli -belki de en önemli- konulardan biridir. Küreselleşmenin ortaya çıkış ve gelişme süreci, etkilediği yapılar ve muazzam dinamiği önemli bir konu olmasının başat nedenlerindendir. İletişim ve ulaşım gibi teknolojik unsurların hızlı gelişimi küreselleşmenin, sömürü ve hükmetme anlayışının yeni bir modeli olmasında önemli bir rol oynamıştır. Küreselleşmenin toplumsal yapılar üzerindeki etkisini kırmak, coğrafi, demografik ve kültürel/kimliksel yapıları koruma adına ortaya çıkan ulus-devletler, küreselleşmeye karşıt bir tutum sergilemişlerdir. Bu bağlamda ulus-devletler, dışarıdan gelen ya da içerden var olan farklılıklara karşı çıkmakla beraber, bunları kendi içinde eritme politikası tahayyül etmiştir. Fransız İhtilal’nin önemli sonucu olan milliyetçilik ideolojisinin ulusal kimlik inşası, ulus-devletlerin küreselleşmeye karşı benimsedikleri modern paradigmayı oluşturmuştur. Küreselleşme, tüketim alanlarının genişlemesi, ulaşabildiği yere kadar gitme arzusu ve teknolojik bir tarihsel süreçle ilişkilendirilmesi, var olan toplumsal yapılar üzerinde makrodan mikroya kimliksel/kültürel sorunsala sebep olmaktadır. Köklü aidiyetlerin (sınıf, etnik, akraba, geleneksellik, vs.) oluşturduğu milliyetçilik paradigması -küreselleşmenin de etkisiyle- yerini giderek daha kaygan ve dinamik hızı daha yüksek kimliklere (çevreci, cinsiyet, cinsel tercih, statü, vs.) bırakmaktadır. Kimlik olgusu aidiyet duygusu yaratır, birey ya da toplum kendini konjoktürel olarak belirli bir kimliğe bağlı olarak tanımlar. Bu durum, kimliğin hem kapsayıcı hem de dışlayıcı özelliğine dayanır. Ya kendini toplum içinde var olan kimlik kurgusuna ait hisseder ya da hem kendi hem de yaşadığı toplum üyeleri (hatta toplumsal yapılar) onu ötekileştirerek dışlayıcı yeni bir kimlik olgusuna ait hisseder/hissettirilir. Bu bağlamda çalışma, küreselleşme ile ulus-devlet arasında gerilen ve esneyen kimlik olgusunu incelemeyi amaçlamaktadır. Bunun yanı sıra, Kimliksel/kültürel yapının güncel sorunlarının neler olduğu? Mevcut siyasi, ekonomik, coğrafik, sosyo-kültürel, vs. yapılar içinde kimlik olgusunun oluşumu ya da tanımlanması nasıl olmaktadır? Ulus-devlet ile küreselleşme arasındaki gerilimin kimliği tükettiği, ayrıştırdığı ve daha küçük gruplara böldüğü söylenebilir mi? Gibi sorulara cevap bulmayı amaçlamaktadır.Öğe Museums as Spaces CarryingSocial Memory(2022) Tayanç, Mehmet; Yeniçırak, HasanThe memory of societies has always been built over space and transferred to the next generation. These spaces sometimes appear as monuments, squares, or museums. In addition to their traditional roles in preserving history and historical artifacts, museums have taken on new roles, such as the re-creation of social memory. The aim of this paper is to show how museums shape today’s reality by re-presenting the past. The paper consists of three parts. First, discussions on what social memory is and what kinds of functions it has in building space are presented. Second, the phenomenon of social memory taking root in space is explored. The roles of space in creating identity, making history, and inventing tradition are explained. Third, analysis of the role of museums as places of memory in the reproduction of social and cultural norms is undertaken.Öğe TÜRK ULUSAL KİMLİĞİNİN İNŞASINDA GÜNEŞ DİL TEORİSİNİN ROLÜ VE ÖNEMİ(2020) Tayanç, Mehmet; İnce, AdemFransız İhtilali ile birlikte toplumsal anlamda daha belirgin bir hal almaya başlayan ve ulus devlet anlayışının yaygınlık kazanması ile yükselen kimlik olgusu, toplumların kendilerine has farklılıklarını ön plana çıkarmaları noktasında çoğu toplumsal grup içerisinde oldukça etkili bir rol oynamıştır. Bu doğrultuda hem dünyada hem de Türkiye’de yaşanan toplumsal, kültürel, ekonomik, siyasî ve ideolojik gelişmeler Türk toplumunda da bir kimlik inşa etme sürecini başlatmıştır. Özelikle İmparatorluğun çöküşünü engellemek maksadıyla ortaya atılan fikir akımlar kimlik oluşturma sürecini hızlandırmıştır. Bu kimlik inşa etme sürecinde kullanılan araçların başında ise şüphesiz dil gelmektedir. Zira dil, hem bireyler hem de toplumlar için değişim ve dönüşümün en büyük habercisi ve taşıyıcısıdır. Bu nedenle oluşturulmak istenen yeni ve modern toplum, dil üzerinden inşa edilmeye çalışılmıştır. Dilin, toplumu şekillendiren ve topluma kimlik kazandıran bu hususiyetinden yola çıkarak bu çalışmada da Türk ulusal bilincinin oluşumunda dilin belirleyiciliği üzerinde durulmuştur. Öte yandan çalışmada, yaşanan küresel gelişmelere bağlı olarak dil ve kimlik olgusunun değişimi ve bunun Türk toplumuna yansıması incelenmiş ve tartışılmıştır. Bu noktada Cumhuriyet sonrası uygulanan dil politikalarının ve dil kavramının kimlik inşa etme çabası üzerindeki etkisinin ne olduğu, ulus-kimlik arasındaki ilişki ve Türk ulusal kimliğinin oluşumunda ‘Güneş Dil Teorisi’nin rolünün ne olduğu sorularına cevap aranmıştır. Araştırmada Güneş Dil Teorisi’nin Türk ulusal kimliğinin inşası sürecinde önemli bir rol oynadığı sonucuna varılmıştır.