Yazar "Mazlum, Muhammed Mehmet" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 5 / 5
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Bir değişim hikâyesi: Eğitim denetmenlerine ilişkin metaforik algılar(Trakya Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 2014) Memduhoğlu, Hasan Basri; Mazlum, Muhammed MehmetBu araştırmanın amacı, eğitimin paydaşları olarak denetmen, yönetici ve öğretmenlerin, eğitim denetmenlerine ilişkin algılarını belirlemektir. Genel tarama modelindeki araştırma nitel yöntemle yapılmıştır. Araştırmanın çalışma grubu, Van il merkezindeki okul öncesi ve ilköğretim düzeyindeki kamu ve özel okullarda görev yapan altı yönetici ve beş öğretmen ile Van ilinde görev yapan sekiz eğitim denetmeni olmak üzere toplam 19 kişiden oluşmaktadır. Katılımcıların en az on yıllık mesleki deneyime sahip olmaları ölçütü esas alınmıştır. Veriler yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılarak yapılan odak grup görüşmesi tekniği ile elde edilmiştir. Araştırma verileri, içerik analizi yöntemi ile çözümlenmiştir. Çalışmada, denetmenlerin rollerinden “rehberlik - mesleki yardım”, “denetim - değerlendirme” ve “soruşturma” üç ana kategori olarak ele alınmıştır. Bu rollere ilişkin on yıl önceki algılar, günümüzdeki algılar ve idealdeki algılar ise alt kategorileri oluşturmuştur. Araştırmanın bulguları üç ana kategori ve üç alt kategori altında sunularak tartışılmıştır. Araştırmada ulaşılan bulgular doğrultusunda eğitim denetmenlerine ilişkin algının 10 yıl öncesine göre olumlu yönde ve önemli ölçüde değiştiği ancak bu değişimin henüz istenilen düzeyde olmadığı görülmektedir. Araştırmada ayrıca eğitim denetmenlerinin, kendilerine verilen soruşturma rolünden rahatsız oldukları sonucuna ulaşılmıştır.Öğe Ebeveynlerin görüşlerine göre ev okulu uygulaması ve Türkiye’de uygulanabilirliği(EJERCongress, 2018) Memduhoğlu, Hasan Basri; Mazlum, Muhammed Mehmet; Çelik, Şehnaz NigarProblem Durumu Hayatın kendisi kadar doğal bir süreç olan eğitimin, geleneksel okullar aracılığıyla çocuğun yaratıcılığını sınırlandırdığı, özgün fikir oluşturamayan, ezberci bireyler yetiştirdiği uzun yıllardır süregelen bir tartışmadır. Tartışmaların odak noktasında ise uzmanlarca belirlenen mevcut eğitimin ve okulların doğruluğunun sorgulanması düşüncesi ile öğrencilerin zihinsel ve ruhsal anlamda özgür hissederek yaratıcı kapasitelerini geliştirecekleri öğrenme ortamlarının oluşturulması hayali yer almaktadır. Ailelerin ve eğitimcilerin geleneksel eğitimin kalıplarını sorgulayarak çocuklarının yaratıcı doğasına ve öğrenme hızına daha uygun şartlar oluşturma istekleri onları ev okulu gibi alternatif okul uygulamalarına yöneltmiştir. Ev okulu (homeschooling); ebeveynlerin gözetimi ve sorumluluğu altında çocuklara evde verilen eğitim faaliyetlerini içeren bir alternatif okul uygulamasıdır (Reich, 2005). Çocukların evde eğitimi, başta Amerika Birleşik Devletleri (ABD) olmak üzere Avusturalya’da ve Batı Avrupa ülkelerinde giderek daha fazla tercih edilmeye başlanan bir eğitim seçeneği haline gelmiştir (Arai, 1999; Aurini ve Davies, 2005; Collom, 2005; Stevens, 2003). Çocukları için evde eğitimi tercih eden aileler kendilerini, alışılageldik toplum yapısından ayrı görmektedir (Nemer, 2002). Ancak şimdilerde özellikle ABD’de artan sayısı ve çeşitliliği ile ev okulu giderek ana akım haline gelmekte; eğitimcilerin ve politika belirleyicilerin evde eğitime ilgi duymaları ile birlikte konuya ilişkin yapılan araştırmalar hızla artmaktadır (Collom, 2005). En eski eğitim yöntemlerinden birisi olan ev okulunun (Hanna, 2012) başlangıç noktasını; ülke dışında görev yapan devlet görevlileri, askerler ve misyonerlerin kendilerinden uzakta bulunan çocuklarını eğitme istekleri ile okula devam etmek için sağlık durumu uygun olmayan çocukların eğitilmesi isteği oluşturmuştur (Özkaya, 2013). Günümüzdeki anlamıyla ev okulu ise 1970’lerde güçlü dini kaygılar ve daha iyi akademik eğitim olmak üzere iki temel hareket noktasına dayanmaktadır (Isenberg, 2007; Marlow, 1994). Çocukları için evde eğitimi tercih eden aileler, değer ve inançlarının standart okul yöntemleriyle bağdaşmadığını (Nemer, 2002), tüm yönleri ile tanıdıkları çocuklarına bir şeyler öğretmek için en doğru kişinin kendileri olduğunu düşünmektedir (Aurini ve Davies, 2005). Ayrıca ev okulu; her çocuk için eğitim programının ve öğrenme çevresinin bireyselleştirilmesinin yanı sıra fiziksel şiddet, uyuşturucu, alkol, psikolojik istismar gibi kötülüklerden çocukları uzaklaştırarak onlara daha güvenli bir çevre sunma arzusuyla tercih edilmektedir (Ray, 2015). Türkiye’de anne-babaların çocuklarına evde eğitim vermeleri yalnızca çocuğun sağlık problemi nedeniyle en az dört ay süreyle örgün eğitim kurumlarından yararlanmasının mümkün olmadığı durumlarda, velinin başvurusu ve ev ortamının bu eğitime uygunluğunun onaylanması şartıyla mümkün olabilmektedir (MEB, 2010). Çocuklarının sağlık sorunları nedeniyle onlar için evde eğitim yapan aileler, uygulamanın yararlı olduğunu ve çocuklarının gelişimine katkı sağladığını düşünmektedir (Taşdemir ve Bulut, 2015). Bunun dışında Türkiye’de yukarıda bahsedildiği anlamıyla bir ev okulu uygulaması yasal olarak bulunmamaktadır ve ev okulu uygulamalarına ilişkin ailelerin bilgileri oldukça sınırlıdır (Memduhoğlu, Mazlum ve Alav, 2015). Bu çalışmanın amacı, ev okulu uygulamasına ve bu uygulamanın Türkiye’de uygulanabilirliğine ilişkin ebeveynlerin (annebabadan birisi) görüşlerini belirlemektir. Bu doğrultuda çalışmada aşağıdaki sorulara yanıt aranmıştır: Ebeveynler çocukları için nasıl bir eğitim/okul hayal etmektedirler? Ebeveynlerin, mevcut ev okulu uygulamalarının avantajları ve dezavantajlarına ilişkin görüşleri nelerdir? Ebeveynlerin, (Türkiye’de yasal olarak uygulanması durumunda) çocukları için ev okulunu tercih etme/etmeme nedenleri nelerdir? Ebeveynlerin, Türkiye’de ev okulunun uygulanabilirliğine yönelik görüşleri nelerdir? Araştırma Yöntemi Nitel yöntemle yapılan bu çalışma, bir ayağı ABD’de yürütülen “Alternatif Okul Uygulamaları ve Türkiye Açısından Uygulanabilirliği” başlıklı Proje kapsamında gerçekleştirilmiştir. Proje kapsamında ABD’nin çeşitli eyaletlerinde bir aylık süre boyunca yapılan gözlem ve araştırmalar sonucu elde edilen teorik ve pratik bilgiler; akademisyenlerin, il eğitim yöneticilerinin, kamu ve özel okul yöneticilerinin ve öğretmenlerinin, müfettişlerin, sendika temsilcilerinin, sivil toplum örgütü temsilcilerinin ve velilerin katılımıyla Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Eğitim Fakültesinde düzenlenen panelde paylaşılmıştır. Panelin ardından eş 2018 Bildiri Özetleri Kitabı / EJERCONGRESS 2018 Conference Proceedings 477 zamanlı olarak düzenlenen üç ayrı çalıştayda katılımcılara üçer alternatif okul türü ile ilgili detaylı bilgiler paylaşılmış, konuya ilişkin tartışma ortamı yaratılmıştır. Araştırmanın verileri, bu sırada yapılan odak grup görüşmesi yoluyla toplanmıştır. Odak grup (focus group) görüşmesi, katılımcıların birbirlerinin düşünce ve konuşma arzularını tetiklemelerine ve böylece konuya ilişkin kendi algılarını daha net ve açık yüreklilikle ortaya koymalarına ortam hazırlamaktadır (Kitzinger, 1990). Araştırmanın çalışma grubu, ilgili çalıştaya katılım gösteren 13 ebeveynden (anne-babadan birisi) oluşmuştur. Bu çalışmada konu edilen ev okulu uygulamasına yönelik olarak daha önceden geliştirilen yarı yapılandırılmış görüşme formundaki sorular çalıştay esnasında katılımcılara yöneltilmiştir. Yapılan görüşmeler iki farklı video kayıt cihazı ile bir ses kayıt cihazına kaydedilmiş, daha sonra kayıtlar deşifre edilmiştir. Verilerin çözümlenmesinde betimsel analiz tekniği kullanılmıştır. Bu amaçla katılımcı görüşleri, yarı yapılandırılmış görüşme formundaki sorular esas alınarak kategorilere ayrılmıştır. Daha sonra yapılan betimlemeler tümevarım yöntemi ile yorumlanmıştır. Ev okulu (homeschooling); ebeveynlerin gözetimi ve sorumluluğu altında çocuklara evde verilen eğitim faaliyetlerini içeren bir alternatif okul uygulamasıdır. Çocukların evde eğitimi, başta Amerika Birleşik Devletleri (ABD) olmak üzere Avusturalya’da ve Batı Avrupa ülkelerinde giderek daha fazla tercih edilmeye başlanan bir eğitim seçeneği haline gelmiştir. Çocukları için evde eğitimi tercih eden aileler, değer ve inançlarının standart okul yöntemleriyle bağdaşmadığını, tüm yönleri ile tanıdıkları çocuklarına bir şeyler öğretmek için en doğru kişinin kendileri olduğunu düşünmektedir. Türkiye’de ise çocuğun örgün eğitime devam edemeyecek bir sağlık problemiyle karşılaşması durumu dışında ev okulu uygulaması yasal olarak bulunmamaktadır. Bu çalışmanın amacı, ev okulu uygulamasına ve bu uygulamanın Türkiye’de uygulanabilirliğine ilişkin ebeveynlerin (annebabadan birisi) görüşlerini belirlemektir. Bir ayağı ABD’de yürütülen “Alternatif Okul Uygulamaları ve Türkiye Açısından Uygulanabilirliği” başlıklı BAP Projesi kapsamında gerçekleştirilen bu çalışma nitel yöntemle yürütülmüştür. Araştırma verileri söz konusu Proje kapsamında gerçekleştirilen çalıştayda yapılan odak grup görüşmesi yoluyla toplanmıştır. Araştırmanın çalışma grubu, ilgili çalıştaya katılım gösteren 13 ebeveynden (anne-babadan birisi) oluşmuştur. Çalıştayın ardından video kayıt cihazından deşifre edilen verilerin çözümlenmesinde betimsel analiz tekniği kullanılmıştır. Araştırmaya katılan ebeveynler; çocuklarının ahlaki ve manevi yönlerden gelişimini öncelikli hale getiren, tek tip birey yetiştirmeyen, çocuğun özgüvenini ve sorumluluk bilincini geliştiren, eleştirel düşünmeyi teşvik eden, özgürlük alanlarının ve yapılacak etkinliklerin türünün ve zamanının çocuklarla birlikte belirlendiği bir okul hayali kurulmaktadır. Katılımcılar ev okulunu çocuğun bireysel öğrenme hızına göre eğitilmesi, kendi evinde rahat hissetmesi, çocuğu okulun gereksiz müfredatından kurtarması, anne-babanın çocuğu tüm yönleriyle tanıyan en doğru kişi olması yönleriyle olumlu; çocuğun sosyalleşmesinin kısıtlanması ve çocuğun eğitim kalitesinin anne-babanın eğitim seviyesine ve becerisine bırakılması gibi yönleriyle olumsuz değerlendirmişlerdir. Katılımcıların tamamına yakını; toplumun sosyo-ekonomik ve sosyo-kültürel yapısı ile eğitim seviyesinin uygun olmadığı ve bu konunun suiistimali de beraberinde getirebileceği gibi nedenlerle Türkiye’de ev okulunu uygulanamaz bulmuşlardır. Ayrıca katılımcılar, çocuklarının sosyalleşmelerinin kısıtlanması ve kendilerinin de yeteri kadar vakit ayırıp nitelikli bir eğitim yapamayacakları düşüncesiyle Türkiye’de bu uygulamanın yasal olması durumunda dahi kendi çocukları için böyle bir eğitimi tercih etmeyeceklerini belirtmişlerdir. Ebeveynlerin, çocukları için hayal kurdukları eğitim ortamını sağlama potansiyeli taşıyan ev okulu uygulamasının Türkiye’de uygulanabileceğine inanmamaları ve yasal şartlar oluşsa dahi çocukları için ev okulunu tercih etmemeleri araştırmanın önemli bir bulgusudur. Türkiye’de eğitimin merkeziyetçi yapılanmasının yanı sıra toplumun sosyo-ekonomik ve sosyo-kültürel yapısı ile eğitim düzeyi, ev okulunun uygulanabilirliğine ve uygulanması durumunda ailelerin buna girişebileceklerine yönelik inancı düşürmektedir. Beklenen/Geçici Sonuçlar Araştırmaya katılan ebeveynler; çocuklarının ahlaki ve manevi yönlerden gelişimini öncelikli hale getiren, tek tip birey yetiştirmeyen, çocuğun özgüvenini ve sorumluluk bilincini geliştiren, eleştirel düşünmeyi teşvik eden, özgürlük alanlarının ve yapılacak etkinliklerin türünün ve zamanının çocuklarla birlikte belirlendiği bir okul hayali kurulmaktadır. Katılımcılar ev okulunu çocuğun bireysel öğrenme hızına göre eğitilmesi, kendi evinde rahat hissetmesi, çocuğu okulun gereksiz müfredatından kurtarması, anne-babanın çocuğu tüm yönleriyle tanıyan en doğru kişi olması yönleriyle olumlu; çocuğun sosyalleşmesinin kısıtlanması ve çocuğun eğitim kalitesinin anne-babanın eğitim seviyesine ve becerisine bırakılması gibi yönleriyle olumsuz değerlendirmişlerdir. Katılımcıların tamamına yakını; toplumun sosyo-ekonomik ve sosyo-kültürel yapısı ile eğitim seviyesinin uygun olmadığı ve bu konunun suiistimali de beraberinde getirebileceği gibi nedenlerle Türkiye’de ev okulunu uygulanamaz bulmuşlardır. Ayrıca katılımcılar, çocuklarının sosyalleşmelerinin kısıtlanması ve kendilerinin de yeteri kadar vakit ayırıp nitelikli bir eğitim yapamayacakları düşüncesiyle Türkiye’de bu uygulamanın yasal olması durumunda dahi kendi çocukları için böyle bir eğitimi tercih etmeyeceklerini belirtmişlerdir.Öğe Eğitim denetmenlerinin iletişim becerilerine ilişkin öğretmen algıları(K. Ü. Kastamonu Eğitim Dergisi, 26.09.2014) Memduhoğlu, Hasan Basri; Mazlum, Muhammed Mehmet; Acar, MuhyettinBu araştırmanın amacı, eğitim denetmenlerinin iletişim becerilerine ilişkin öğretmen algılarını belirlemektir. Genel tarama modelindeki araştırma nicel yöntemle yapılmıştır. Araştırmanın örneklemi, Van il merkezindeki beş eğitim bölgesinden oranlı tabakalı-seçkisiz yöntemlerle belirlenen ve ortaokullarda görev yapan 240 öğretmenden oluşmaktadır. Katılımcıların en az bir defa denetim geçirmiş olmaları ölçütü esas alınmıştır. Araştırmanın verileri Özgözgü (2008a) tarafından geliştirilen, Müfettişlerin İletişim Becerileri Ölçeği kullanılarak elde edilmiştir. Çalışmada öğretmenlerin görüşlerine göre eğitim denetmenlerinin, iletişim becerilerini ara sıra sergiledikleri; denetmenlerin iletişim becerilerine ilişkin öğretmen görüşleri arasında cinsiyet, öğrenim durumu ve branş alanına göre herhangi bir farklılığın olmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Ancak, öğretmenlerin mesleki kıdemleri ve denetim geçirme sayıları arttıkça, denetmenlerin iletişim becerilerine ilişkin algılarının düştüğü görülmüştür.Öğe Eleştirel ve yaratıcı düşünmeyi teşvik eden bir uygulama: paideia okullarının Türkiye'de uygulanabilirliğine ilişkin eğitim paydaşlarının görüşleri(2018) Memduhoğlu, Hasan Basri; Çelik, Şehnaz Nigar; Mazlum, Muhammed MehmetPaideia, "bir çocuğun terbiye edilmesi" (the unbringing of a child) anlamında bir Antik Yunan sözcüğüdür.Öğe Özel öğretim kurumlarının dönüştürülmesine alternatif bir yaklaşım: sözleşmeli okullar ve Türkiye'de uygulanabilirliği(2018) Memduhoğlu, Hasan Basri; Mazlum, Muhammed Mehmet; Çelik, Şehnaz NigarSözleşmeli okul fikri ilk kez 1974 yılında Amerikan akademisyen Ray Budde'nin "Sözleşmeyle Eğitim" (Education by Charter) adlı eserinde ortaya atılmıştır.