Yazar "Kanbir, Figen" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 17 / 17
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Buryan in Local Food Culture of the City of Siirt: Case of Bahattin Buryan Sarayi(Rector Ciu Cyprus Int Univ, 2021) Kanbir, FigenNutrition is the most important cultural pattern of all time for human beings. Along with humans' transition to a sedentary life style, nutrition has been included within the borders of the private space. In time, gastronomic preferences of different classes started to change with the acquisition of a new custom all over the world: dining out. Food culture has evolved in big cities with restaurants appealing to different classes. In these places preference of local food is an issue of status on its own. Dissimilarly, in small cities with rural characteristics, the presence of local restaurants that everyone can embrace is observed . In this context, Siirt is one of those small cities with an restaurant culture. The aim of the study is to analyze the reasons why buryan, (a kebab dish) served in one of these restaurants, Bahattin Bilryan Sarayi, is considered a local food. The study was carried out with a qualitative research technique, a (semi-structured) interview with the employees working for, Bahattin Bttryan Sarayi, one of the restaurants in the city of Siirt. In the study, it is observed that the buryan carries the characteristics of the local culture. The Bittyan and Bahattin Banyan Saran in particular, seem to be embraced by the public and private spheres, bearing the traces of both. The customers of the restaurant constitute people of different age, gender, place of residence, educational background and social class. In addition, the restaurant takes on an exemplary role for introducing the local culture to visitors from different cities and countries.Öğe ÇAĞDAŞ DÖVME ANLATILARINDA KADIN BEDENİ VE TEMSİLİ (BÜYÜKÇEKMECE SAHİLİ ÖRNEĞİ)(2022) Kanbir, FigenDövme deri altına bir boyanın kalıcı bir şekilde işlenmesiyle oluşmuş işaret, resim ve süslemelerdir. Dövme yaptırarak kişi yaş, cinsiyet, eğitim durumu, bağlı olunan sınıf, inanç biçimi gibi kişisel veya topluluk özelliklerinden bir veya birkaçını bedeninde yansıtmaktadır. Dövme yaptırmanın nedenleri zaman içerisinde değişim göstermiştir. Geleneksel kültürde dövme topluluğa aidiyet, güzellik, erginlik gibi nedenlerle yapılmaktadır. Modern dövme yaptırmanın nedenleri ise kişiden kişiye farklılık arz etmektedir. Bu çalışma kadınların dövme yapma tercihleriyle yerleşik kadınlık rollerini devam ettirme veya yeniden kurgulama istekliliklerini sorgulamaya açmıştır. Çalışma İstanbul Büyükçekmece Sahili’nde, 2021 yılı Temmuz ayında, 16 kişiyle görüşme yoluyla gerçekleştirilmiştir. Çalışmanın katılımcıları (en az bir dövmesi olanlar arasından) amaçlı örneklem yoluyla belirlenmiştir. Çalışmada dövmenin kadınların farklı olduklarını anımsatan bedenlerindeki bir işaret olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca yaşa, eğitim durumuna, cinsiyete bağlı kişisel farklılıkların dövme tercihlerini belirlediği ortaya çıkmıştır. Katılımcılar arasında dövmeyi çoğunlukla düşük eğitimliler ve gençler tercih etmektedir. Çalışmadan elde edilen veriler bu algının (dövmenin tarihsel süreç içerisindeki değişimine benzer şekilde) dönüştüğünü göstermiştir.Öğe Cinsiyetçi Sosyalleşme Mekânları: Siirt Kahvehane Kültürü(Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, 2018) Kanbir, FigenKahvehaneler, ilk ortaya çıkışlarından beri, cinsiyet kodlarını üzerinde taşıyan boş alanlar özelliğini sergilemektedir. Bu alanlar, erkek cinsini, sosyal alanda aktif bir pozisyonla bir araya getirmektedirler. Böylelikle, erkekler arasında, ortak paylaşım ağları oluşturmaktadır. Erkekler bir araya gelerek kimliklerini muhafaza etmektedir. Bugün, küreselleşmenin de etkisiyle, hemcins birlikteliğinin geleneksel dokusu çözülmektedir. Bunun yerine kadın, erkek ve hatta çocuklar modern kahvehanelerde (kafelerde) bir araya gelmektedirler. Ancak çalışmada söz konusu edeceğimiz Siirt kent kahvehaneleri, erkeklerin geleneksel olarak kendilerini ait hissettikleri mekânlar özelliğini sergileyerek, sosyalleşmenin sağladığı avantajları korumaktadır. Erkekler burayı rüştlerini ispatlamak için olduğu kadar, rüştlerini ispatlamalarından ölene kadar da sahiplenmektedir. Böylelikle ortak mekânda bir arada olmanın sağladığı bütün avantajları kullanmaktadırlar. Bu araştırmanın amacı, kahvehane sakinlerinin, mekânı cinsiyetçi söyleme ne ölçüde yerleştirdikleri ile sosyalleşmede kendileri için ayrıcalıklı gördüklerini tartışmaya açmaktır. Çalışma, 2017 yılının Temmuz ve Ağustos aylarını kapsayan verileri içine almakla birlikte, nitel araştırma tekniği olan görüşmeyi temele alarak hazırlanmıştır.Öğe Değişen Zaman ve Mekân Algısı Tasarımları: Kafamda Bir Tuhaflık(Ankara Uluslararası Bilimsel Araştırmalar Kongresi, 2019) Kanbir, FigenBu çalışmada, Orhan Pamuk'un “Kafamda Bir Tuhaflık” adlı romanı, romanın karakterleri üzerinden, zaman ve mekân kavramlarının değişimiyle bir arada incelenecektir. Romanda yer alan pek çok öğe; köyden şehre göç, gecekondulaşma, şehre adapte olma, sınıf ve etnik köken çatışmaları, kutuplaşma (sağ-sol, milliyetçi-komünist, Kürt-Türk, Alevi-Sünni gibi) kavramsallaştırmaları ekseninde tartışılacaktır. Aynı zamanda roman karakterlerinin temsil etmiş oldukları ideolojilerin o günkü toplumsal ve siyasal yapının anlaşılmasında belirleyici etkinliği, çalışma boyunca, sorgulanacaktır. Böylece bireyler ve ait oldukları toplumsal bütünlük, egemen değerlerin birer yansıtıcı öğesi olacaktır. Roman boyunca ataerkil zihniyetin hâkim olduğu anlam evreninde bu, yapısal değişimleri daha rahat okumamızı sağlamaktadır. Roman boyunca İstanbul şehri, değişimlerin hem hızını hem de yönünü açığa çıkarmaktadır. Nitekim İstanbul geçmişin ve geleceğin sancılarını ve hüznünü aynı anda üzerinde taşımaktadır. Şehrin insanlarında mevcut bulunan ve geçiş halinde olan pek çok duygu, acayiplik nitelemesi ile romanın tümü üzerinde belirleyicidir. Bu da, hayal edilen ile gerçekte yaşanan arasındaki bağın kırılganlığını ve bağlayıcılığını keşfetmemize olanak tanımaktadır.Öğe Geç Modern Çağda Eve Dönüş(2020) Kanbir, FigenKültürel bir aidiyet bağı yaratması anlamında mekânın insanların ve toplumların yaşamları üzerindebüyük bir önemi vardır. Geleneksel toplumsal tiplerinden bugüne uyum, düzen, güvenlik gibi birçokfaktör mekânla ilişkili kullanılmaktadır. Ancak göç ile birlikte mekânsal aidiyetler çözülüşe geçmektedir. Göç, bir mekândan diğerine hareketlilik ve hareket edilen yerde uzun süreli kalma durumunu ifadeetmektedir. Dolayısıyla köken bağları olarak ele alacağımız mekânsal birlikteliğin maddi ve maneviboyutları ortadan kalkmaktadır. Göç geçmişte sadece göç alan ve göç veren ülkeleri etkilemekteydi.Küresel çağ, diğerlerinden haberdar olmayı ve göç etmeyi kolaylaştırıcı etkenleri sunarken, göçün sözkonusu etkileri artık yalnızca muhatap ülkeleri değil tüm dünyayı etkisi altına alan bir sorun halinegelmiştir. Bu bağlamda tartışılması gereken konulardan biri, göç sorununu ortadan kaldırmanın göçedenlerin geriye dönüşü ile mümkün olabileceği konusundaki savunudur. Çalışma dış göçün mekânsaldengeyi parçalayıcı etkilerine dikkat çekerken, küreselleşmenin etkileriyle aynı başlangıç noktasındanhareket etmektedir. Buna göre hareketlilik bugünün olmazsa olmazıdır. Göç, küresel hareketlilik halinden farklı olarak uzun süreli yerleşiklik kazanma ile bilindik olanı parçalamaktadır. Burada başka biralternatif çözüm gündeme gelmektedir. Göçün çok boyutlu etkileri karşısında ve yanında geriye dönüşgöçü köken ülkeye dönüşün imkânı ile ilişkilidir. Çalışma bu bağlamda, eve dönüşün olasılığını kuramsal bir perspektifte ele almaktadır.Öğe GÖSTERGEBİLİMSEL BİR ANALİZ: SİİRT GAZETESİ KÖŞE YAZISI ‘KADIN’IN ADI YOK’(2024) Somuncu, Melike; Kanbir, FigenGöstergeler, insan yaşamında iletişimi sağlamakta önemli işlevi olan ve ilişkileri belli bir düzlemde sıralayan, hatta sınır koyabilen kodlama biçimidir. Göstergeler bağlı bulundukları iletişim dizgesinde taşıyıcıları, aktarıcıları aracılığı ile hedef kitle üzerinde etkin rol oynamaktadır. Kitle iletişim araçlarından olan gazeteler okuyucu ile bağlantı kurmada, kodların anlam kazanmasında etkindir. Anlatıcının amacı iletinin konusu bağlamında hedef kitleyi belli bir düşünceye aktararak istenen görüşün yaygın etki yaratmasını sağlamaktır. Gazete haberlerinin de resim, harf, punto kullanımı bağlamında çokça sembolü barındırması göstergebilimsel analize ciddi katkı sağlamaktadır. Bu çalışmada 7 Mart 2022 yılında Siirt Gazetesi’nde yer alan ‘Kadın’ın Adı Yok’ adlı köşe yazısı göstegebilimsel analiz ile incelenmiştir. İncelemede kadının dünyadaki ve toplumumuzdaki konumuna dikkat çekildikten sonra metnin tema bağlamında kesitleri, gönderge ve gösterge dizgesi, sözcük seçimleri ile analizi yapılmıştır. Böylece elde edilen bulguların kültüre, yaşantıya etkileri bu etkilerin anlam dünyasına yansımaları, gazete haberinin anlatım dili ile metinde örtük hâlde bulunan kodlar derin yapıdan yüzey yapıya çıkartılarak göstergebilime farklı bir bakış açısı sunulmuştur.Öğe Hediye üzerine sosyolojik bir değerlendirme(2022) Kanbir, FigenGünümüzde gerçek mekânda sürdürülen kişilerarası ilişkiler azalmaktadır. Mekânsal farkların artması ilişkilerin sıklığını ve derecesini azaltmaktadır. Bununla birlikte insan olmanın bir getirisi olan sosyallik kendine özgü farklı tatmin noktaları bulmaktadır. Bunlardan biri hediye alış-verişidir. Hediye her toplum yapısında insanlar arasında işlev ve bağ yaratmaktadır. İlkel topluluklarla alakalı çalışmalarda hediye, armağan olarak yer almaktadır. Bu çalışmalarda armağan topluluk bağının tazeleyicisi olduğu kadar kula, potlaç gibi adlarla da anılmakta ve verilene aynı değerde karşılığı zorunlu kılmaktadır. Günümüz toplumlarında ise armağan ve hediye kavramları birbirinin yerine kullanılmaktadır. Hediye kişiler, topluluklar arası ilişkilerin sürdürülmesi için önemli bir araç vazifesi görmektedir. Sanayi sonrası toplumlarda sanal ve gerçek alışveriş olanaklarıyla hediye alış-verişi hızlanmış ve çok boyutlu hale gelmiştir. Hediyenin gerçek ve çoğunlukla sanal alışveriş yoluyla kişiler arasında temas kuran bağı sosyal ilişkilerin sürekliliği için bir alternatif sunmuştur. Bu çalışma hediyenin niteliği kadar kişiler, topluluklar arası ilişkilerdeki bağlayıcı etkisini ve değişimini anlamayı amaçlamaktadır.Öğe Kadın(ın) Toplumsal Algılamalardaki Dönüşümü(ASOS Journal, 2014) Kanbir, FigenBu çalışma birçok bakımdan geri plana itilmiş, farklı nedenlerden ötürü görmezden gelinerek; modern (kavrama bakıldığı yön olarak moderniteyi temel alsak da bugünkü toplum yapısının dünya ölçeğinde değişimlerini algılamak adına postmodern) göstergelerden oluşan kadını, anlamaya ve açıklamaya dönük girişimlerin bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Çalışma İslam'ın orijinal metinlerinde örtünmeyi okuma ve anlamaya amaçlamaktadır. Bu nedenledir ki; çalışma örtünmenin dışarıdan bir dayatma olup olmadığını inceleyecektir. İslam'a yönelik eleştiriler incelendiğinde değişim algısının toplumda kimliğin tanımlamasıyla farklılaştığı görülmektedir. Türbana yönelik tartışmalar Türkiye Cumhuriyeti içerisinde-kuruluşundan bugüne-laiklik temel alınarak bir mesafe yaratımında işlerlik kazanmaktadır. Bu kavram 1980'lerden itibaren üniversitelerde başörtüsü yasağı ve çevresinde dönen medenilik/ modernlik/ Batılılaşma kavramlarıyla anlaşılabilmektedir. Bu bakımdan güncelliğini koruduğu gibi farklılaşan söylemleriyle örtünme/türban hala bizimle aynı dünyayı paylaşmaktadır.Öğe MEKÂN HAFIZASINDA AİDİYET ARAMA PRATİKLERİ: BOŞ ZAMAN KÜLTÜRÜ VE DELİLER KAHVEHANESİ ÖRNEĞİ(2019) Kanbir, FigenGeleneksel kültürde, erkeklerin kamusal hayatta en gözle görülebilir alanlarından biri kahvehanelerdir.Kahvehaneler ortaya çıkmalarından bu yana, erkekler için, mekân olmalarının çok ötesinde sosyalleşmealanları olmuştur. Her ne kadar geçmişte erkeklerin toplaşma mekânları olarak anılsa da araştırmamızıyürüttüğümüz mekân örneği olarak İstanbul Fatih'teki “Deliler Kahvehanesi” kadınların, erkeklerin veçocukların toplaşma mekânı özelliğini sergilemektedir. Bununla birlikte kahvehaneler ilk kuruluşlarından buyana farklı adlarla ve amaçlarla kurulmuştur. Bu bağlamda bireyler arasında anlam pratikleri yaratarak, boşzamanın vazgeçilmez temsillerini oluşturmuşlardır. İşlik ve evlik arasında sığdırılmış yaşama alternatif birdokuyla eklemlenmişlerdir. Aynı zamanda kahvehaneler, kuşaklar arası hafızanın üretilmesinde ve sonrakinesillere aktarılmasında etkilidirler. Öyle ki bugün bile sözü edilen mekânlar ve bu mekânlar içerisinde varlıkkazanan kültür, yerleşik bir alışkanlıkla, gündelik hayatta bireyler için “ayrıcalıklı olma” iddiasını üzerindetaşımaktadır. Araştırmamız kapsamında ele aldığımız kahvehane ise bu ayrıcalıklı olma iddiasını, yardımlaşmakültürü üzerinden kurgulamaktadır.Bu araştırmanın amacı hafıza kuramı ile kahvehane olarak adlandırılan mekâna katılan bireyleri nitelaraştırma tekniği olan görüşmeyi esas alarak incelemek ve şu sorulara (yer yer sondaj sorularla da destekvererek) yanıt bulmaktır: İnsanlar kahvehanelere hangi anlamı vermektedir? Geçmişe ait hangi etkenlerinsanların bu mekânlara katılımını artırmaktadır? Çalışma, geleneksel kültürde birlikteliğin yalnızca soyut birgösterge olarak hafızada var oluşunu değil aynı zamanda sosyal alanda nesnel görünümlerini insanlarındayanışma ve sosyalleşme deneyimlerini ele alarak ortaya koymayı amaçlamaktadır.Öğe Mekân Hafızasında Aidiyet Arama Pratikleri: Deliler Kahvehanesi Örneği(Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2019) Kanbir, FigenGeleneksel kültürde, erkeklerin kamusal hayatta en gözle görülebilir alanlarından biri kahvehanelerdir. Kahvehaneler ortaya çıkmalarından bu yana, erkekler için, mekân olmalarının çok ötesinde sosyalleşme alanları olmuştur. Her ne kadar geçmişte erkeklerin toplaşma mekânları olarak anılsa da araştırmamızı yürüttüğümüz mekân örneği olarak İstanbul Fatih'teki “Deliler Kahvehanesi” kadınların, erkeklerin ve çocukların toplaşma mekânı özelliğini sergilemektedir. Bununla birlikte kahvehaneler ilk kuruluşlarından bu yana farklı adlarla ve amaçlarla kurulmuştur. Bu bağlamda bireyler arasında anlam pratikleri yaratarak, boş zamanın vazgeçilmez temsillerini oluşturmuşlardır. İşlik ve evlik arasında sığdırılmış yaşama alternatif bir dokuyla eklemlenmişlerdir. Aynı zamanda kahvehaneler, kuşaklar arası hafızanın üretilmesinde ve sonraki nesillere aktarılmasında etkilidirler. Öyle ki bugün bile sözü edilen mekânlar ve bu mekânlar içerisinde varlık kazanan kültür, yerleşik bir alışkanlıkla, gündelik hayatta bireyler için “ayrıcalıklı olma” iddiasını üzerinde taşımaktadır. Araştırmamız kapsamında ele aldığımız kahvehane ise bu ayrıcalıklı olma iddiasını, yardımlaşma kültürü üzerinden kurgulamaktadır. Bu araştırmanın amacı hafıza kuramı ile kahvehane olarak adlandırılan mekâna katılan bireyleri nitel araştırma tekniği olan görüşmeyi esas alarak incelemek ve şu sorulara (yer yer sondaj sorularla da destek vererek) yanıt bulmaktır: İnsanlar kahvehanelere hangi anlamı vermektedir? Geçmişe ait hangi etkenler insanların bu mekânlara katılımını artırmaktadır? Çalışma, geleneksel kültürde birlikteliğin yalnızca soyut bir gösterge olarak hafızada var oluşunu değil aynı zamanda sosyal alanda nesnel görünümlerini insanların dayanışma ve sosyalleşme deneyimlerini ele alarak ortaya koymayı amaçlamaktadır.Öğe Siirt’te Kentsel Katı Atık Yönetimi ve Sorunları(2022) Kanbir, Figen; Sandıkçıoğlu, Merveİnsan kaynaklı çevre sorunlarının başında atık gelmektedir. Ekonomik ilerlemenin, nüfus artışının ve şehirleşmenin seyrine bağlı olarak, atığın niteliği ve niceliği zamanla değişmeye başlamıştır. Üretim ve tüketim alışkanlıklarından kurtulmanın mümkün olmadığı günümüz dünyasında, mevcut sorunla baş edebilmenin yollarından biri atığı yeniden kullanılabilir hale getirmek ve yönetimini etkili bir şekilde sağlamaktır. Çalışmada Siirt’in kentsel katı atık yönetimi incelenmektedir. Bu çalışmanın amacı atık yönetiminde karşılaşılan sorunları analiz ederek bu sorunlara çözüm önerileri sunmaktır.Bu amaçla atık istatistikleri ilgili kurumların web sayfalarından; atık yönetiminde gerçekleştirilen uygulamalar ile karşılaşılan sorunlar ise bakanlık, belediye ve firma yetkililerinden görüşme yoluyla temin edilmiştir. Sonuçlar SWOT (Güçlü, Zayıf, Fırsatlar, Tehditler) analiziyle değerlendirilmiştir ve çözüm önerileri sunulmuştur. Buna göre, Siirt’te geri kazanım faaliyetleri ve çevre bilinci (2017 yılı öncesine göre) artsa da artışın yeterli seviyede olmadığı görülmüştür. Ancak bu konudaki faaliyetlerin yakın gelecekte hayata geçirilmesi planlanan projelerle artacağı düşünülmektedir. Ayrıca başlıca sorunlarının denetim, cezai yaptırım, yönetim planları ve uygulamalarındaki aksaklıklar olduğu sonucuna varılmıştır. Çalışmada atık yönetiminin zayıf yönlerinin fazla olduğu ancak bunların güçlü yönler ve fırsatlarla en aza indirilebileceği sonucuna varılmıştır.Öğe Suriyeli Göçmenlere Yönelik Sosyal Mesafeyi Akademiden Okumak: Türkiye Örneği(2022) Gülsoy, Sait; Kanbir, FigenProfesyonel meslekler içerisinde yer alan akademisyenlik, farklı alanlarda uzmanlaşmış çalışanlardan oluşmaktadır. Akademisyenler eğitimci rolleriyle nitelikli personel yetiştirerek içinde bulundukları toplumu tanımlamaktadır ve yönlendirmektedir. Bununla birlikte akademisyenlik, ülkenin ve dünyanın gerçeklerinden de etkilenmektedir. Bu bakımdan Suriyeli göçmenlerin Türk toplum yapısına ve eğitim sistemine uyum sağlamak konusunda yaşadıkları sorunlar akademisyenler perspektifinden okunmaya değerdir. Bu çalışma, Türkiye’deki devlet ve vakıf üniversitelerinde çalışan akademik personelin Suriyeli göçmenlerle sosyal ilişki kurma istekliliğini ölçmeyi amaçlamaktadır. Bu amaçla, çalışma nicel araştırma yöntemlerinden ilişkisel tarama modelinde tasarlanmıştır. Araştırmanın örneklemini basit tesadüfi örnekleme yöntemi ile belirlenmiş 516 akademisyen oluşturmaktadır. Veriler Sosyal Mesafe Ölçeği ve Gündelik Yaşama Adaptasyon Ölçeği ile toplanmıştır. Araştırmanın sonucunda akademisyenlerin gündelik yaşamda Suriyeli göçmenleri öteki olarak değerlendirdikleri; göçmenlerle aralarında kültürel bağ görmedikleri ortaya çıkmıştır. Hâlihazırda akademisyenler arasında Suriyelilerle kültürel yakınlık duyanların göçmenleri daha az ötekileştirdiği sonucuna ulaşılmıştır..Öğe Türkiye Akademisyenlerinde Göç Algısı ve Suriyeli Göçmenlere Yönelik Önyargı İlişkisi(2022) Gülsoy, Sait; Kanbir, Figen2011’de Suriye Arap Cumhuriyeti’nde başlayan iç savaş, Suriye’den Türkiye Cumhuriyeti’ne gerçekleşen yoğun göç dalgasına neden olmuştur. Konuyla ilgili yapılan geniş ölçekli çalışmalara göre, süreç uzadıkça Suriyelilerin ülkemizde kalmaları bir gerçeklik halini almaktadır. Bu durumun en önemli sonuçlarından birini de Suriyelilerin Türkiye'ye uyumu oluşturmaktadır. Ancak her toplum kesiminin uyuma karşı tutumu farklıdır. Bu araştırma Suriyeli göçmenlere yönelik tutumları Türkiye akademisyenleri üzerinden değerlendirilmeye alınacaktır. Veriler Nisan-Temmuz 2021 tarihleri arasında çevrimiçi ortamda gerçekleştirilen, likert tipi ölçek içeren anketle toplanmıştır. Çalışmanın sonuçlarına göre sosyal mesafenin Suriyelilere karşı artması onların özel yaşamda öteki olarak algılanmasına yol açmaktadır. Türk akademisi Suriyelilerin adaptasyon sorunlarını sosyal mesafe olarak yeniden üretmektedir. Göç ve göçmen politikalarının farkındalığı arttıkça hem özel yaşamda hem de sosyal yaşamda Suriyelilere olan sosyal mesafe de artmaktadır. Bu tutum iki husus üzerinden anlam kazanmaktadır. İlk husus genel göç kuramlarındaki göçmenin kalıcılığı ihtimalidir, ikinci husus ise Suriyelilerin çoğunluğunun Türkiye’den geri dönmek istemeyişidir. Ayrıca ulusal ve uluslararası haberlere, Türkiye siyasetine ve ilgili literatüre konu olan Suriyelilere yönelik haberlerin aynı zamanda kaynağı olan Türk akademisi tarafından büyük oranda onandığını da söylemek mümkündür.Öğe Türkiye Cumhuriyeti'nde Kadın Hareketleri(2017) Kanbir, FigenToplumsal değişim süreci, yaşadığımız dünyada, birbirine eklemlenen süreçler ve etkileşimler ile varlık kazanmaktadır. Geçmişte küçük çaplı olan ve sadece ortaya çıktığı yeri etkisi altına alan toplumsal değişim(ler)in etkisi, bugün medyanın artan sayıda sunumuyla güçlü bir mesaj niteliğine bürünmüştür. Öyle ki bir yandan insanlar sosyalleşme sürecini yaşarken diğer yandan enerji kaybına uğramadan dünyanın dört bir yanına hızlı bir şekilde kendi mesajlarını iletmekte, dünyadan da mesajlar edin(ebil)mektedir. Ele alacağımız değişimin çeşitlenen ve artan sürekliliği, dünyadaki kadın hareketlerini Türkiye Cumhuriyeti'nde de hayli önemli bir konuma yerleştirmiştir. Osmanlı Devleti'nin son dönemlerinden günümüze gelene değin Kemalist modernleşme süreci ve özellikle 1980'lerde üniversitelerde yükselen İslamî kadın hareketleri, hakların ve taleplerin ifade edilişiyle birlikte düşünülmelidir. Bu bakımdan bu çalışmada, genel olarak dünyadaki toplumsal hareketlilikler ve değişimin kuramsal çerçevesi ile birlikte, özel bir ayırıcı sıfat olarak kadın bahsi Türkiye içerisinde değerlendirmeye tabi tutulmuşturÖğe Türkiye Cumhuriyetinde Kadın Hareketleri(Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2017) Kanbir, FigenToplumsal değişim süreci, yaşadığımız dünyada, birbirine eklemlenen süreçler ve etkileşimler ile varlık kazanmaktadır. Geçmişte küçük çaplı olan ve sadece ortaya çıktığı yeri etkisi altına alan toplumsal değişim(ler)in etkisi, bugün medyanın artan sayıda sunumuyla güçlü bir mesaj niteliğine bürünmüştür. Öyle ki bir yandan insanlar sosyalleşme sürecini yaşarken diğer yandan enerji kaybına uğramadan dünyanın dört bir yanına hızlı bir şekilde kendi mesajlarını iletmekte, dünyadan da mesajlar edin(ebil)mektedir. Ele alacağımız değişimin çeşitlenen ve artan sürekliliği, dünyadaki kadın hareketlerini Türkiye Cumhuriyeti'nde de hayli önemli bir konuma yerleştirmiştir. Osmanlı Devleti'nin son dönemlerinden günümüze gelene değin Kemalist modernleşme süreci ve özellikle 1980'lerde üniversitelerde yükselen İslamî kadın hareketleri, hakların ve taleplerin ifade edilişiyle birlikte düşünülmelidir. Bu bakımdan bu çalışmada, genel olarak dünyadaki toplumsal hareketlilikler ve değişimin kuramsal çerçevesi ile birlikte, özel bir ayırıcı sıfat olarak kadın bahsi Türkiye içerisinde değerlendirmeye tabi tutulmuştur.Öğe Türkiye'deki Seçkinlerin Toplumsal Yapıdaki Dönüşümü: Hegemonik Konumdaki Elitler(2014) Kanbir, FigenTarihsel değişkenler belli grupların kafalarındaki ideolojileri, toplumun geneline yansıtmaktadır. Yansıtılanlar, bütüne yayıldığında toplumu organize eden, dönüştüren kimi konu ve kavramlar daha da belirginleşmektedir. Bu bakımdan elitler, toplumun geçirdiği dönüşümleri anlamak açısından oldukça elverişlidir. Hegemonik konumdaki elitler, Türkiye Cumhuriyeti'nin geçirdiği dönüşümlerin vazgeçilmezleri olarak, toplumla bir arada düşünülmelidir. Bu çalışmada demokrasi kültürünün yerleşmesi, modernleşme çabaları gibi toplumda derin etkiler bırakmış olan birçok hadise "Türkiye'deki Elitler" başlığı altında tartışılacaktır.Öğe Uzaktan Eğitim Sürecinde Üniversite Öğrencilerinin Toplumsal Cinsiyete Bağlı Zaman Kullanımları Üzerine Nitel Bir Araştırma (Sosyoloji Öğrencileri Örneği)(2022) Kanbir, FigenBu çalışmada öğrencilerin pandemi sürecinde eğitime katılımda yaşadıkları sorunların yanı sıra aile yapıları içerisinde üstlendikleri cinsiyet rolleri sorgulanmaya açılmıştır. Çalışma nitel araştırma tekniklerinden görüşme ile gerçekleştirilmiştir. Araştırma sonuçlarına göre, uzaktan eğitim süreci boyunca aileler hem erkek hem de kadın öğrencilerden (ailede yaşça büyük olmaya bağlı olarak) geleneksel cinsiyet rollerini sahiplenmesini beklemiştir. Erkek öğrenciler aileye gelir getirecek bir işte çalışma; kadın öğrenciler ise çoğunlukla ailenin diğer fertleri, evin temizliği, yemeğin hazırlanması, misafir(ler)in ağırlanması ve geçim faaliyetlerinin sürdürülmesinden ileri gelen sorumluluklara sahiptir. Elde edilen bu sonuçlardan hem kadın ve hem erkek öğrencilerin uzaktan eğitimin yarattığı sorunlar konusunda dezavantajlı olduğu bulgulanmıştır.