Yazar "Demir, Şerif" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 10 / 10
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe ADNAN MENDERES’E GÖRE CUMHURİYET HALK PARTİSİ VE İHTİLAL(2019) Demir, ŞerifTürkiye’de 14 Mayıs 1950 seçimleriyle iktidar değişti. Böylece 27 yıldır ülkeyi yöneten bir parti,iktidarı büyük bir olgunlukla dört yıl önce kurulmuş yeni bir partiye devretti. Seçimlerden böyle birsonucun çıkmasını kimse beklemiyordu. Bu durumu ne iktidarı teslim alan Demokrat Partihazmedebildi, ne de iktidarı teslim eden Cumhuriyet Halk Partisi kabul edebildi.On yıllık DP iktidar süresince hiçbir zaman kalıcı ve sağlıklı bir iktidar - muhalefet ilişkilerikurulamadı. Bu kavganın temelinde Ana Muhalefet Partisi CHP’nin, kendi tek parti dönemiuygulamalarını bir kenara bırakarak sınırsız hürriyet ve özgürlük istemesine mukabil, DP’ninmuhalefet yıllarında yaşadığı sıkıntıları unutarak iktidardaki gücüyle otoriter bir tavır içine girmesivardır.Bu çalışmayla Başbakan Menderes’in, iktidarının ilk yıllarından başlayarak son ana kadar yurtsathında gerçekleştirdiği mitingler, DP Meclis Grup toplantıları ve TBMM Genel kurulundakikonuşmaları tarandı. Dönemin siyasi gelişmeleri ışığında Menderes’in, CHP’ye yönelik ‘ihtilal’tanımlaması ve siyasi gelişmelere göre ‘ihtilal’ beklentisi tespit edilmeye çalışıldı. Dönemin arşivbelgeleri, gazeteleri ve dönem üzerine yapılmış tetkik eserlere dayalı veri toplama tekniği izlendi.Elde edilen veriler karşılaştırmalı içerik çözümleme tekniğiyle incelendi.Öğe Beyan’ül-hak mecmuası ve Hamdi Efendi(2012) Demir, ŞerifII. Meşrutiyet’in ilanı, siyasal ve kültürel alanda büyük değişime sebep olmuştur. Bu dönemde, kültürel alanda yeni kurumlar kurulmuş, yeni yayın organları çıkmıştır. Cemiyet-i İlmiye-i İslamiye ve Beyan’ül Hak Mecmuası da bu yayın organlarındandır. Siyasi hayatta oldukça etkin olan Beyan’ül Hak Mecmuasının yayın hayatı dört yıldan fazla sürmüştür. Geniş bir yazar kadrosu olan mecmuanın, yazarları arasında Hamdi Efendi (Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır) de yer almıştır. Hamdi Efendi, siyasette son derece aktif olduğundan 31 Mart Hadisesi’nin fikren bastırılmasından Abdülhamit’in tahtan indirilmesine kadar birçok siyasi faaliyetin içerisinde yer almıştır. Dönemin fırtınalı hayatında Hamdi Efendi; Beyan’ül Hak Mecmuası’ndaki güncel yazıları, Meclisteki siyasi faaliyetleri ve ilmi çalışmalarla dikkat çekmiştir.Öğe Celal Bayar’ın Cumhurbaşkanı seçilmesi ve demokrat parti hükümetinin kurulması (1950)(2012) Demir, ŞerifCelal Bayar, Milli Mücadele ve Tek Parti Dönemi’nde önemli sorumluluklar ve görevler üstlendi. Bayar, 1946’da çok partili hayat’a geçişle birlikte, Demokrat Parti’yi kurarak rejimin sağlıklı bir şekilde demokratikleşmesine katkı sağladı. 14 Mayıs 1950 seçimleri öncesinde sağduyulu bir muhalefet ortaya koydu. 14 Mayıs’ta DP’de Celal Bayar büyük bir seçim zaferi kazandı. Celal Bayar, 22 Mayıs 1950’de Türkiye Cumhuriyeti’nin III. Cumhurbaşkanı olarak, Başbakanlık, Meclis Başkanlığı ve DP Genel Başkanlığı görevlerine yeni kişilerin getirilmesini sağladı. Böylece Türkiye’de Celal Bayar’ın liderliğinde demokrasi tarihinin müstesna bir dönemine başarıyla sorunsuz geçildi.Öğe Damat Mahmut Celaleddin Paşa ve cenazesi(2012) Demir, ŞerifDamat Mahmut Celalettin Paşa 1855 İstanbul’da doğdu. Çok iyi bir eğitim alarakdevlet kademelerinde önemli görevlerde bulundu. Padişah II. Abdülhamit’in güvenini kazandı. Abdülhamit’e yapılan başarısız suikast teşebbüsünde bulunmaktan cezalandırıldı.Daha sonra suçsuz olduğu anlaşılsa da Mahmut Paşa Abdülhamit’e kırıldı ve ülkeyi terk etti. Paşa, Avrupa’da ki Abdülhamit aleyhtarıJöntürklere katıldı. Mahmut Paşa, uzun süredir rahatsız olduğu hastalığı nedeniyle Avrupa’da fazla yaşamadan vefat etti. Mahmut Paşa’nın Avrupa’da vefat etmesi, mezarının nerede olacağı hakkında yeni bir diplomatik sorun ortaya çıkardı. Abdülhamit ısrarla cenazeyi İstanbul’a getirmek istedi. Fakat PrensSabahattin Bey’in direnmesi üzerine MahmutCelalettin Paşa Paris’e defnedildi. Ancak II.Meşrutiyet ilan edildikten sonra Prens Sabahattin, cenazeyi beraberinde getirerek Eyüp’te aile kabristanlığına defnetti.Öğe Dünden bugüne Türkiye’nin Suriye ve Ortadoğu politikası(2011) Demir, ŞerifOsmanlı Devleti?nin yıkılmasıyla birlikte yerine pek çok devlet kuruldu. Osmanlı?nın devamı olan Türkiye ile Osmanlı?nın mirasçılarından Suriye aynı coğrafyada uzun süreden beri komşuluk yapıyorlardı. Fakat Türkiye ile Suriye ilişkileri hiçbir zaman sağlıklı bir temel üzerine inşa edilmemiş, uzun süreli bir dostluk düzeyine ulaşmamıştı. Söz konusu ilişkilerde sürekli gerginlik, çatışma ve karşılıklı güvensizlik hâkim oldu. Türkiye I. Dünya Savaşı sonrası, verdiği ulusal mücadele ile bağımsızlığını kazanırken Suriye uzun bir süre Fransız Mandası altında kaldı. Suriyeliler bir yandan bağımsızlıkları için çaba gösterirken diğer taraftan toprak bütünlüğü için büyük bir gayret içine girdiler. I. Dünya Savaşı?nda Arapların İngilizlerle işbirliği yapmasını Türkiye, 1939?da Hatay?ın Türkiye?ye katılmasını ise Suriye kabullenemedi. Bu olaylar Türkiye ile Suriye ilişkilerinde ki güvensizlik ortamının zeminini oluşturdu. II. Dünya Savaşı sonrası uluslararası gelişmeler, Türkiye ile Suriye?yi tekrar karşı karşıya getirdi. Türkiye ABD?nin öncülüğünü yaptığı Batı dünyasıyla ilişkiler kurarak bunları geliştirirken, Suriye Sovyetler Birliği?ne yakın politikalar izledi. Türkiye Bağdat Paktı?na öncülük ederek Ortadoğu?da bir ittifak kurmaya çalışırken, Suriye Mısır?ın öncülüğünde alternatif bir ittifak oluşturma gayretine girdi. Türkiye ve Suriye ilişkileri o kadar bozuldu ki 1957?de her iki ülke savaşın eşiğine kadar geldi. Türkiye?nin Kıbrıs meselesinde, uluslararası platformda Batılı müttefiklerince yalnız bırakılması, Türkiye?yi dış politikada yeni arayışlara itti. Bunun sonucu olarak 1967 ve 1973 Arap-İsrail Savaşları?nda Türkiye Arapların tarafında yer aldı. Bu durum Türkiye – Suriye İlişkilerini geliştirse de uzun süreli ve kalıcı bir barış ortamı sağlanamadı. Zira Suriye?de Hafız Esad Yönetimi?nin Arap milliyetçiliğini ön planda tutan politikaları iki ülke ilişkilerinde barışın umutlarının yeşermesine engel oldu. 1980?li yıllarla birlikte Türkiye-Suriye arasında su ve terör sorunu ortaya çıktı. Bu kavga 1998?e kadar devam etti. Neticede Suriye?nin bir şekilde terörü desteklemekten vazgeçmesi ve Suriye Devlet Başkanı Hafız Esad?ın yerine Beşar Esad?ın geçmesi iki ülke ilişkilerinde yeni bir sayfa açtı. Bugün Türkiye ve Suriye, dostluk ilişkilerini karşılıklı jestlerle tarihte görülmemiş bir seviyeye getirdiler.Öğe Hâkimiyet-i milliye gazetesine göre lozan konferansında mali ve iktisadi konular(2013) Demir, ŞerifBu çalışma yarı resmi Hakimiyet-i Milliye Gazetesini inceleyerek Lozan Konferansı’ndaki mali ve iktisadi tartışmaların Türk basınında ayrıntılı olarak verildiğini tespit etmektedir.Öğe Hatıralarla Milli Mücadele'de Urfa(2020) Demir, Şerifİngilizler I. Dünya Savaşını sona erdiren Mondros Ateşkes Antlaşmasına dayanarak hukuksuz bir şekilde Anadolu'nun pek çok vilayeti gibi Urfa'yı da işgal ettiler. Urfa'daki İngiliz işgali kısa sürede yerini Fransız işgaline bıraktı. Urfalılar, işgalcilerin yönetim anlayışını hiçbir zaman benimsemediler ve bu işgallere karşı Kuva-yı Milliye'ye büyük destek verdiler. Böylece Urfalılar silah ve askeri teçhizat bakımında üstün olan Fransızlara karşı büyük bir özgürlük mücadelesine giriştiler. Şehirlisi, köylüsü ve aşiretleriyle halk, birleşerek şehrin belirli bir bölgesini kontrol altına aldı. Ardından şehrin etrafı kuşatılarak Fransızların lojistik destek kanalları kesildi. Fransızlar böyle bir mücadele karşısında uzun bir süre savaşa devam edebilecek güç ve imkâna sahip değillerdi. Savunmada kalan Fransızlar, askeri yardım beklemeye başladılar fakat bu askeri yardım gelmedi. Fransızlara canlarını kurtarmak için şehirden çekilmekten başka yol kalmadı. Böylece gücün karşısında inanç ve cesaret galip geldi. Urfa'nın işgalden kurtarılması, Millî Mücadele- ye büyük bir moral ve özgüven kazandırdı. Urfa halkıyla bütünleşen Bnb. Ali Rıza Bey, Hacı Mustafa Efendi, Nusret Bey ve Yzb. Ali Saip Bey'in bu başarıda büyük emekleri oldu.Öğe MAYIS ASKERÎ YÖNETİMİNİN SİVİL İDAREYE GEÇME ÇABALARI: YUVARLAK MASA KARARLARI(2021) Demir, Şerif27 Mayıs askerî müdahalesiyle başlayan askerî yönetim, yeni bir hukuki düzeni kurdu. Askerler bu hukuki düzeni koruyarak sivil yönetime geçmek istiyordu. Bu süreçte askerler, iktidardan uzaklaştırılan Demokrat Parti (DP)’nin siyasi mirasçısı olan Adalet Partisi (AP)’nin 27 Mayıs’la birlikte kurulan bu hukuki düzeni yıkmak istemesinden korkuyorlardı. Askerler AP’yi kapatmayı düşündüler. Fakat siyasette AP’nin dışında DP’nin siyaset anlayışına sahip çıkan başka siyasi partiler de vardı. Bu partilerin tamamını kapatmak mümkün değildi. Ülkenin serbest seçimlerle sivil idareye geçebilmesi için askerler ile siyasi parti temsilcileri arasında bir dizi toplantılar yapıldı. Bu toplantılar sonucunda siyasi partiler, askerlerin bütün taleplerini kabul ettiler. 5 Eylül 1961 tarihinde Çankaya’da imzalanan Yuvarlak Masa Kararlarıyla, askerler ile siyasi partiler arasındaki anlaşma kâğıda döküldü. Bu kararların benzeri bir anlaşma basın temsilcileriyle de imzalandı. Böylece askerler sivil yönetime giderken siyasiler ve basın mensuplarıyla 27 Mayıs askerî müdahalesinin kurduğu siyasal düzeni koruma üzerine anlaşmış oldular. Yuvarlak Masa Kararları, ülkenin sivil yönetime geçişini kolaylaştırmış oldu.Öğe Tanzimat Döneminde Bir Devlet Politikası Olarak Osmanlıcılık(2011) Demir, ŞerifAvrupa’yı sarsan Fransız İhtilali Osmanlı Devletini de etkiledi. Batı’da gelişen milliyetçilik, kültür ve ulus devlet anlayışı, Osmanlı Devleti’nin Rumeli’de yaşayan gayrimüslim toplulukları üzerinde büyük tesir meydana getirdi. Siyasî, idarî ve askerî pek çok sorunu olan Osmanlı Devleti, yeni bir sorunla karşı karşıya geldi. Osmanlı Devleti gelişen milliyetçilik fikrine karşı planlı ve programlı alternatif hiçbir çözüm yoluna sahip değildi. Fakat II. Mahmut devrinde uygulamaya konulan bir dizi tedbirler Tan-zimat döneminde de devam ettirilince ortaya yeni bir anlayış çıktı. Kısaca Osmanlıcılık denilen bu düşünce ile gayrimüslimlerin Osmanlı Devleti çatısı altında birleştirilmesi amaçlandı. Tanzimat Fermanı, Islahat Fermanı, 1868 Vatandaşlık Kanunu ve ilk anayasa Kanun-ı Esasi-de Osmanlıcılık düşüncesinin izlerini görmek mümkündür. Devletin gayrimüslimleri bir ara-da tutma düşüncesi ve Osmanlıcılık politikası gayrimüslimler tarafından kabul görmemiş politika başarısızlıkla sonuçlanmıştır.Öğe Yassıada Mahkemelerinde Adnan Menderes (6/7 Eylül Davası)(2020) Demir, ŞerifBu çalışmanın temel amacı, Yassıada Mahkemelerinde görülen 6/7 Eylül OlaylarıDavasında Adnan Menderes’in yargılanma sürecini incelemektir. Böylece bir dönemiyargılayan Yassıada Mahkemelerinin çalışma usulleri, mahkemenin 6/7 Eylül Olaylarınayaklaşım şekli ve Adnan Menderes’in nasıl yargılandığı belirlenmeye çalışılacaktır.Yassıada Mahkemeleri 6/7 Eylül Olayları Davası; 11 sanığın yargılanmasıyla başladı. 20oturumun gerçekleştirildiği bu mahkemede, suçlamalar zamanla Adnan Menderes üzerindetoplandı. 98 şahidin dinlendiği bu yargılama sürecinde, usule ilişkin pek çok tartışmalaryaşandı. Mahkeme olayları Selanik’te patlayan Bomba Hadisesi, İstanbul ve İzmir Olaylarıolmak üzere üç bölüme ayırdı. Olaylar üzerinden mahkemede Türkiye-Yunanistanilişkileri ve Türkiye’nin Kıbrıs politikası üzerine önemli değerlendirmeler yapıldı. 6/7Eylül Olayları üzerinden geçen beş yıl sonra böyle bir davanın açılması, bu olaylarıngerçek sorumlularının tespit edilebilmesi için bir şans oldu. Fakat mahkeme olaylarınarkasındaki sorumluları araştırmaktan ziyade Adnan Menderes’i nasıl cezalandırabilirimanlayışı üzerinden yürüdü. Böylece bu olay arkasındaki sır perdesi tamamenaydınlatılamadığı gibi bu yargılama şansı da değerlendirilememiş oldu.