Yazar "Alyounes, Hafel" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 3 / 3
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Cahiliye Şiirinde Ağıt Yakan Kadın Sahnesi: Betimsel Bir İnceleme(2022) Alyounes, Hafel; Ekinci, MucahitBu çalışmada teselli, ölüyü yâd etme ve iç âleminde gizlediği farklı sahneleri içeren yas şiirinin bir parçası olarak kadınların ağıdı, kadınların ağıt şekli ve ağıt esnasında sergilediği davranışlardan olan kendisini dövme, elbisesini yırtma, saçını yolma, ayaklarını yere vurma ve diğer bazı ayrıntılar ele alınmaktadır. “Nedb” kelimesi Arapça sözlüklerde yukarıda zikredilen anlamlarla ifade edilmektedir. Yaslı kadının bir yakınını kaybederken derinden hissettiği acı, bu eylem için kiralanan ve işini ustalıkla yapan birisinden çok daha fazladır. Fakat bu sanatın parıltısı, ağıt yakan kadınlarda abartı tezahürlerini yasaklayan İslâm’ın gelişiyle birlikte solmaya başladı. Çünkü ağıt esnasında sergilenen bazı davranışlar, toplumun insanları benimsemeye çağırdığı değerler ve ahlâkî idealler sistemine uymamaktaydı. Araştırma ayrıca genel olarak ağıt, özelde ise ağıt şiirine güçlü bir dayanak olan kadının yas tutmasında saklı bulunan bazı felsefî içerikleri de ele almaktadır. Erkek ağıdında görülemeyen duyguları barındıran kadın ağıdı, cahiliye toplumundaki belirgin gelenek ve göreneklere dayanmaktadır. Makalede son olarak çalışmada ulaşılan sonuçlara yer verilmektedir.Öğe CAHİLİYYE ŞİİRİNDE VEDA TEMASI (Varlığı ve Yansımaları Üzerine)(2020) Alyounes, HafelCahiliye dönemi şiirinin verimliliği ve zengin duygusal amaçları, sağduyulu okurun gözünden kaçmamıştır. İçlerinde gönle en çok dokunanı veda teması ve tezahürleridir. Çalışmanın değindiği sorun, yaygın geleneksel şiirde olduğu gibi Cahiliye dönemi şiirinde de veda durumlarının ve ayrılık yükünün insani yönünü ele almak ve araştırmacıların, konuyu ele aldıklarında vedanın yalnızca yolculukla alakalıymış gibi imlemelerini açığa çıkarmaktır. Veda temasını, sözlük anlamının ötesine geçerek yer değiştirmeye bağlı değer temelli bir estetik anlam üzerinden kelimelerin derinlikleri ve çağrışımları ile irdelediğimizde ve buradan uzak ufuklara ulaşarak ele aldığımızda, veda temasında sahip olduğu boyut, metnin güzelliğini ve derinliğini ortaya çıkaran bu aşkınlıkta da kalmayacak, böylece anlamlandırmadaki donuk üsluptan uzaklaşılacaktır. Çalışma, ayrılık durumlarının nedenlerini bilmeyi ve şairin vedalaşma infialinin boyutunu kavramayı ve toplumsal hayatla bağlantılı kişisel ve değerli bir deneyimi ifade eden bu insani durumun çevrelediği çok yönlü bakışları anlamayı amaçlamaktadır. İfademizin delili vedanın şiirde şiirsel, gerçek hayatta da sosyal bir klasik olmasıdır ki bu tür, klasikler ancak toplum hayatında bulunabilir ve ancak yansımaları ifade edilebilir. Bu çalışma, bu duygusal durumun şiirdeki tezahürlerini incelemiştir. Nitekim en önemli tezahürleri; sevgiliye veda, gençliğe veda, duyarsızlık ve cehalete veda, mekâna veda, arkadaşlara veda ve nihayet sevgilinin hayaline vedadır. Toplum ve kültürle yakından ilgili sosyal bir estetik yaratma gücüne sahip bir olgudur ve kuşkusuz, etrafındakini ortaya çıkarmak için yaratıcısın vizyonunu somutlaştırmaktadır. Konunun özellikle psikolojik ve dilsel kapsamının genişliğinden dolayı imkân dahilinde şairin amaçladığı daireden çıkmamak üzere analitik bir yöntem izlenmiştir.Öğe Hâricî Şairlerde Duygusal Eğilim: Esasları, Sınırları ve Yansımaları(2023) Alyounes, HafelBu çalışma, Hâricî şairlerdeki duygusal eğilimi konu almıştır. Hâricî şairler, düşüncelerini savunmak için canlarını ortaya koyacak kadar fedakârlık göstermiş ve inandıkları davaya derin bir duygusal bağla bağlanmıştır. Düşüncelerine olan duygusal bağlılıkları, şiirlerindeki duygusallık edebi bir olgu haline gelmiştir. Dolayısıyla bu olgu, araştırılmayı ve gözle görülür bir şekilde ortaya koymayı hak etmektedir. Ayrıca şiirlerinde hüzün, keder ve inziva gibi duygular da sıklıkla yer verilmiştir. Düşüncelerinde aşırı olmaları nedeniyle başka insanlarla diyalog kurmaya ve onlarla ortak paydada buluşmaya yanaşmamışlardır. Dolayısıyla onlar kalabalık bir sosyal çevre içerisinde olsalar bile, fikirlerini, duygularını, inançlarını paylaşamadıkları için kendilerini yalnız, bir başına olduklarını hissetmişler ve kendilerini diğer insanlardan soyutlayarak gerçek bir tek başınalık ve yalnızlık duygusuna kapılmamışlardır. Bu durum, onları doğaya yöneltmeye, doğayı betimlemelerine ve iç duygularına doğayı ortak kılmalarına sebep olmuştur. Zalim yöneticilere ve kendilerine göre yozlaşmış topluma karşı sert bir direniş gösterip muhalif olmaları, ibadetlerinde aşırıya gitmeleri ve katı bir tutum içinde olmaları da Hâricileri, yaşadıkları toplumdan uzaklaşmasına sebep olmuştur. Bu hususlardaki kaba ve katı tavırları şiirlerine de yansımış, şiirlerinde yalnızlık, yabancı ve toplumdan farklı olma duyguları işlenmiştir. Hâricî şairlerin şiirinde kadın, dikkat çekici bir şekilde yer almış ve şiirlerinde onu zulme karşı bir araç olarak kullanmışlardır. Şiirlerinde kadının zaman zaman güzelliği dile getirilse de, onu şehvet ve bayağılıktan uzak, huzurun ve saflığın sembolü olarak kullanmışlar ve mistik bir kalıpta gösterilmişlerdir. Dolayısıyla bu da onların şiirlerinde ortaya çıkan duygusal akımın sebeplerinden biri olmuştur. Nitekim bazı araştırmacıları, duygusal heyecana sahip şiirsel tasavvurun kişiselleştirmeye dayalı olduğunu ve onunla sınırlı olarak anlaşılabileceğini ifade etmişledir. Bu görüşe sahip olanların başında, Hâricî şairlerin şiirlerini bir divanda bir araya getiren İhsan Abbas olmuştur. Yukarıda sözü edilen konuların tamamı Hâricîlerin şiirinde akıldan çok duygusal bir dille izah edilmeye çalışılmıştır. Şiirlerinin üslubu kolay, anlaşılır, demagoji ve edebî süslemelerden uzaktır. Acı ve keder içermekte, derin iç duyguları dile getirmekte ve yenilgi hissi vermektedir. Hâricî şairler tamamen psikolojik bir yöntem olarak sık sık hayvanlara, bitkilere, cansız ve soyut varlıklara insanlara ait özellikler nispet etmektedirler. Başka bir ifadeyle teşhis sanatına başvurmuşlardır. Dolayısıyla bu yöntemle muhatabın iç dünyasını etkilemeye yönelmişler ve soyut anlamları teşhis ederek uygun duyguyu uyandırmaya amaçlamışlar. Zira teşhis, ifadelerin anlamını zenginleştirmekte ve değerini artırmaktadır. Ayrıca sözü estetik, güzel ve etkili olmasını sağlamaktadır. Bu çalışma, duygusal yönelimin kökeni, onu belirleyen etkenler, yansımaları ve Hâricîlerin düşünceleri gibi konuları ele alan bir girişle başlamıştır. Girişte sözü edilen konuların her birinin tanımı yapılmıştır. Çalışma Hâricî şiirlerini, bütüncül yaklaşıma dayanarak ortaya konulmuştur. Zira bütüncül yaklaşım, birbiri ile ilintili ve eklemlenmiş birimlerin bir arada değerlendirilmesi ile öznenin niteliğinin kavranabileceğini kabul eden bir yaklaşım biçimidir. Dolayısıyla bu yöntem, şiirlerinin oluşumuna katkı sağlayan farklı yönlerini içinde barındıran bir metottur. Ayrıca bütüncül yaklaşım, Hâricî şairlerin şiirlerinin ihtiva ettikleri konuları açık ve net olarak okuyucuya aktarmakta ve şiirleri hakkında genel bir kanaat oluşturma hususunda yardımcı olmaktadır. Makale, ulaşılan verilerin yer aldığı bir sonuç kısmıyla noktalanmıştır. Okuyucu sonuçta yer alan bulgulara bakarak söze gerek duymayan verileri fark edecek veya çalışmayı zenginleştirip daha güzel hale getirecek farklı noktaları da ekleyebilecektir.