Yazar "Çatal, Mürsel" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 3 / 3
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Buğdayda Puccinia Striiformis F. Sp. Tritici Irklarının Moleküler Tanımlanması ve Sarı Pasa Dayanıklılık Sağlayan Genlerin Piramitlenmesi(2021) Çatal, Mürsel; Aksoy, Aytekin; Akan, Kadir; Akar, Taner; Tekin, Mehmet; Çat, AhmetÜlkemiz için en stratejik tarım ürünlerinden biri olan buğdayda büyük oranda verim ve kalite kayıplarına yol açan hastalıkların başında sarı pas hastalığı gelmektedir. Bu hastalığın etmeni obligat bir parazit olan Puccinia striiformis f. sp. tritici (Pst)?dir. Bu çalışmanın birincil amacı ülkemizde yayılış gösteren Pst ırklarının hem tek bir dayanıklılık geni bakımından farklılaşan izogenik hatlardan oluşan ırk ayırıcı set ile virülens hem de yeni nesil dizileme yöntemi ile moleküler düzeyde tanımlanmasıdır. Bu sayede bölgeler düzeyinde Pst ırklarındaki mevcut durum ile bölgeler arasındaki değişimin incelenmiştir. Bunun yanında, küresel düzeyde Pst ırklarına dayanım sağladığı bilinen dayanıklılık genlerinin (Yr5, Yr10 ve Yr15) ticari olarak yaygın ekilen bir yazlık ekmeklik buğday çeşidine (Sagittario) aktarılması ile her bir dayanıklılık genini taşıyan izogenik hatların geliştirilmesi ve dayanıklılık genlerinin bu çeşitte piramitlenmesi projenin diğer bir amacını oluşturmaktadır. Çalışma kapsamında toplanan Pst izolatları ile yapılan ırk analizi sonucunda ülkemizde 38 Pst ırkı tanımlanmıştır. Ülkesel düzeyde en yaygın ırkın PSTr-29 (%22.70) olduğu bu ırkı ise PSTr-30 (%17.02), PSTr-31 (%12.77) ve PSTr-28 (%7.10) ırklarının takip ettiği belirlenmiştir. Diğer ırkların frekansı ise %0.71 ile %2.83 arasında değişmiştir. En fazla Pst ırkının bulunduğu bölgeler ise sırasıyla İç Anadolu (15 ırk), Marmara (14 ırk), Güneydoğu Anadolu (10 ırk), Ege (9 ırk), Akdeniz (6 ırk) ve Karadeniz (5 ırk) olarak belirlenmiştir. Ayrıca Ege ve Akdeniz bölgelerindeki en yaygın ırk PSTr-30 olarak belirlenirken PSTr-29 ırkı İç Anadolu, Güneydoğu Anadolu ve Karadeniz bölgelerindeki en yaygın ırk olarak tespit edilmiştir. Marmara bölgesindeki en yaygın ırk ise PSTr-28 olarak belirlenmiştir. Öte yandan Karadeniz bölgesinde yüksek frekans değeri ile en yaygın ırklardan biri olan PSTr-29, bölge-özel ırk olarak öne çıkmıştır. Pst izolatlarının dayanıklılık genleri üzerine virülanslıkları ise oldukça farklılık göstermiştir. Çalışmada kullanılan 140 izolatın tümü Yr15 genine avirülent iken Yr6 genine virülent bulunmuştur. Öte yandan çalışma kapsamında ülkemizde ilk defa Yr5 dayanıklılık genine virülent bir ırk tespit edilmiştir. Gerçekleştirilen ıslah çalışmaları sonucunda sarı pas hastalığına dayanıklılık sağlamak için ülkemizde yürütülecek ıslah programlarında kullanılmak üzere izogenik hatlar geliştirilmiştir. Ayrıca ikili melezler sonucu elde edilmiş ve her biri iki dayanıklılık geni taşıyan birçok hat elde edilmiştir. Özellikle ülkemizin yazlık dilimi için uygun özellikleri taşıyan yani gün uzunluğu hassasiyeti olmayan (Ppd-D1a alleli taşıyan), vernalizasyon genleri bakımından yazlık karakterde (Vrn-A1 ve Vrn-D1 allellerini taşıyan), yarı bodur (Rht-B1b alleli taşıyan) ve yüksek gluten kalitesine sahip (Glu-Ax2* allelini taşıyan) Sagittario/Yr5//Sagittario/Yr15 kombinasyonundan umutvar bir hat bulunmaktadır. Sonuç olarak yürütülen bu çalışmanın bundan sonra sarı pas hastalığı üzerine yürütülecek çalışmalar için kıymetli bir veritabanı oluşturduğu düşünülmektedir. Ayrıca belirteç destekli gen piramitlemesi ile geliştirilen hattın genotipik açıdan istenen özelliklere sahip olması dolayısıyla ülkemizin yazlık dilimi için önemli bir çeşit adayı olacağı düşünülmektedir.Öğe Buğdayda sarı pas hastalığı ve dayanıklılık ıslahı çalışmaları(2017) Çat, Ahmet; Tekinalp, Mehmet; Çatal, Mürsel; Akan, Kadir; Akar, TanerBuğday (Triticum L.) insanların günlük B vitaminleri, diyet lif ve enerji kaynağı ihtiyaçlarının karşılanmasında çok önemli bir yere sahiptir. Dünya genelinde ve ülkemizde buğday üretimini ve kalitesini sınırlayan en önemli biyotik etmenlerden birisi sarı pas (Puccinia striiformis f. sp. tritici) hastalığıdır. Günümüze dek sarıpas kökenli epidemi ve pandemilerle % 70’e kadar verim kayıpları yaşanmıştır. Bu hastalığa karşı alınacak önlemler arasında en çevreci ve sürdürülebilir yöntem dayanıklı yeni çeşitlerin geliştirilmesidir. Dayanıklılık ıslahı çalışmaları ile 70’ten fazla dayanıklılık geni bulunup melezlemeyle kültür çeşitlerine aktarılmasına rağmen doğal mutasyonlar ve rekombinasyonlar ile ortaya çıkan yeni ırklar bu genlerin büyük bir kısmını etkisiz hale getirmiştir. Bu derlemede ülkemizde ve dünyada sarı pas ırkları ve bunlara dayanıklılık sağlayan genlerle ilgili morfolojik ve moleküler çalışmalar ile ülkemizde bu hastalığa karşı yapılması gerekenlere ilişkin öneriler sunulmuştur.Öğe Identification of Seedborne Fungi on Soybean (Glycine max L.) Seeds Grown in Mediterranean Region of Turkey(2021) Üstün, Rüstem; Çat, Ahmet; Çatal, Mürsel; Uzun, BülentSoybean (Glycine max L.) is one of the most valuable oilseed crops in the world. It is not only an oil seed crop and feed for livestock, but also valuable mineral and vitamins sources for the human diet. The soybean yield is affected by various biotic and abiotic stress factors in all growing seasons. Diseases are one of the most significant biotic factors that reduce soybean growth and yield. Fungi are important pathogens affecting yield and quality by attacking plants during the growth period and after harvest. This study was conducted to detect and identify the seed-borne fungi associated with the soybean seed. From this context, 150 soybean seeds were randomly chosen from the experimental fields of Akdeniz University in Antalya province of Turkey. These seeds were sterilized with 70% ethanol for 1 min, followed by 10% sodium hypochlorite for 1 min and then rinsed with sterile water and then placed in Petri plates by using the agar plate method. A total of four seedborne fungi species namely Aspergillus spp., Penicillium spp., Cladosporium spp. and Fusarium spp. were isolated from the soybean seeds. Additionally, Genomic DNAs of these fungal species were extracted and the internal transcribed spacer (ITS) region of ribosomal DNA was amplified with the ITS-1 and ITS-4 primers using a thermal cycler. After sequencing of amplified products, the sequences were aligned. BLASTn analysis of each sequence showed that the sequences of the fungi had the similarity (99%) to the fungal isolates deposited in the GenBank.