Yazar "Çat, Ahmet" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 8 / 8
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Buğdayda Puccinia Striiformis F. Sp. Tritici Irklarının Moleküler Tanımlanması ve Sarı Pasa Dayanıklılık Sağlayan Genlerin Piramitlenmesi(2021) Çatal, Mürsel; Aksoy, Aytekin; Akan, Kadir; Akar, Taner; Tekin, Mehmet; Çat, AhmetÜlkemiz için en stratejik tarım ürünlerinden biri olan buğdayda büyük oranda verim ve kalite kayıplarına yol açan hastalıkların başında sarı pas hastalığı gelmektedir. Bu hastalığın etmeni obligat bir parazit olan Puccinia striiformis f. sp. tritici (Pst)?dir. Bu çalışmanın birincil amacı ülkemizde yayılış gösteren Pst ırklarının hem tek bir dayanıklılık geni bakımından farklılaşan izogenik hatlardan oluşan ırk ayırıcı set ile virülens hem de yeni nesil dizileme yöntemi ile moleküler düzeyde tanımlanmasıdır. Bu sayede bölgeler düzeyinde Pst ırklarındaki mevcut durum ile bölgeler arasındaki değişimin incelenmiştir. Bunun yanında, küresel düzeyde Pst ırklarına dayanım sağladığı bilinen dayanıklılık genlerinin (Yr5, Yr10 ve Yr15) ticari olarak yaygın ekilen bir yazlık ekmeklik buğday çeşidine (Sagittario) aktarılması ile her bir dayanıklılık genini taşıyan izogenik hatların geliştirilmesi ve dayanıklılık genlerinin bu çeşitte piramitlenmesi projenin diğer bir amacını oluşturmaktadır. Çalışma kapsamında toplanan Pst izolatları ile yapılan ırk analizi sonucunda ülkemizde 38 Pst ırkı tanımlanmıştır. Ülkesel düzeyde en yaygın ırkın PSTr-29 (%22.70) olduğu bu ırkı ise PSTr-30 (%17.02), PSTr-31 (%12.77) ve PSTr-28 (%7.10) ırklarının takip ettiği belirlenmiştir. Diğer ırkların frekansı ise %0.71 ile %2.83 arasında değişmiştir. En fazla Pst ırkının bulunduğu bölgeler ise sırasıyla İç Anadolu (15 ırk), Marmara (14 ırk), Güneydoğu Anadolu (10 ırk), Ege (9 ırk), Akdeniz (6 ırk) ve Karadeniz (5 ırk) olarak belirlenmiştir. Ayrıca Ege ve Akdeniz bölgelerindeki en yaygın ırk PSTr-30 olarak belirlenirken PSTr-29 ırkı İç Anadolu, Güneydoğu Anadolu ve Karadeniz bölgelerindeki en yaygın ırk olarak tespit edilmiştir. Marmara bölgesindeki en yaygın ırk ise PSTr-28 olarak belirlenmiştir. Öte yandan Karadeniz bölgesinde yüksek frekans değeri ile en yaygın ırklardan biri olan PSTr-29, bölge-özel ırk olarak öne çıkmıştır. Pst izolatlarının dayanıklılık genleri üzerine virülanslıkları ise oldukça farklılık göstermiştir. Çalışmada kullanılan 140 izolatın tümü Yr15 genine avirülent iken Yr6 genine virülent bulunmuştur. Öte yandan çalışma kapsamında ülkemizde ilk defa Yr5 dayanıklılık genine virülent bir ırk tespit edilmiştir. Gerçekleştirilen ıslah çalışmaları sonucunda sarı pas hastalığına dayanıklılık sağlamak için ülkemizde yürütülecek ıslah programlarında kullanılmak üzere izogenik hatlar geliştirilmiştir. Ayrıca ikili melezler sonucu elde edilmiş ve her biri iki dayanıklılık geni taşıyan birçok hat elde edilmiştir. Özellikle ülkemizin yazlık dilimi için uygun özellikleri taşıyan yani gün uzunluğu hassasiyeti olmayan (Ppd-D1a alleli taşıyan), vernalizasyon genleri bakımından yazlık karakterde (Vrn-A1 ve Vrn-D1 allellerini taşıyan), yarı bodur (Rht-B1b alleli taşıyan) ve yüksek gluten kalitesine sahip (Glu-Ax2* allelini taşıyan) Sagittario/Yr5//Sagittario/Yr15 kombinasyonundan umutvar bir hat bulunmaktadır. Sonuç olarak yürütülen bu çalışmanın bundan sonra sarı pas hastalığı üzerine yürütülecek çalışmalar için kıymetli bir veritabanı oluşturduğu düşünülmektedir. Ayrıca belirteç destekli gen piramitlemesi ile geliştirilen hattın genotipik açıdan istenen özelliklere sahip olması dolayısıyla ülkemizin yazlık dilimi için önemli bir çeşit adayı olacağı düşünülmektedir.Öğe Buğdayda sarı pas hastalığı ve dayanıklılık ıslahı çalışmaları(2017) Çat, Ahmet; Tekinalp, Mehmet; Çatal, Mürsel; Akan, Kadir; Akar, TanerBuğday (Triticum L.) insanların günlük B vitaminleri, diyet lif ve enerji kaynağı ihtiyaçlarının karşılanmasında çok önemli bir yere sahiptir. Dünya genelinde ve ülkemizde buğday üretimini ve kalitesini sınırlayan en önemli biyotik etmenlerden birisi sarı pas (Puccinia striiformis f. sp. tritici) hastalığıdır. Günümüze dek sarıpas kökenli epidemi ve pandemilerle % 70’e kadar verim kayıpları yaşanmıştır. Bu hastalığa karşı alınacak önlemler arasında en çevreci ve sürdürülebilir yöntem dayanıklı yeni çeşitlerin geliştirilmesidir. Dayanıklılık ıslahı çalışmaları ile 70’ten fazla dayanıklılık geni bulunup melezlemeyle kültür çeşitlerine aktarılmasına rağmen doğal mutasyonlar ve rekombinasyonlar ile ortaya çıkan yeni ırklar bu genlerin büyük bir kısmını etkisiz hale getirmiştir. Bu derlemede ülkemizde ve dünyada sarı pas ırkları ve bunlara dayanıklılık sağlayan genlerle ilgili morfolojik ve moleküler çalışmalar ile ülkemizde bu hastalığa karşı yapılması gerekenlere ilişkin öneriler sunulmuştur.Öğe Evaluation of Some Bread Wheat (Triticum aestivum L.) Varieties Reaction to Septoria Tritici Blotch Disease(2024) Çat, AhmetSeptoria tritici blotch (STB), caused by the Zymoseptoria tritici is an important wheat (Triticum aestivum L.) disease in the Türkiye and in many countries in the world. In this study, a total of 92 bread wheat varieties were evaluated for STB in the adult plant stage under natural infection conditions. The field trial was performed at the experimental station at the campus of Akdeniz University, Antalya, Türkiye for two consecutive years with the two replications. Disease evaluations were performed using the double-digit scale (00-99). Based on the disease evaluations, the disease severity ranged from 15 to 80, and 21 to 82 in the growing seasons 2022 and 2023, respectively. In infection types, four disease reactions were determined namely resistant, moderately resistant, moderately susceptible, and susceptible. Overall, while 32.61% and 36.96% of the varieties were resistant and moderately resistant to STB, 17.39% and 13.04% of them showed moderately susceptible and susceptible reactions, respectively. In conclusion, these varieties can be used in resistance breeding programs to STB disease. In further studies, the resistant/susceptible reactions of bread wheat varieties to STB should be identified to carry which resistance gene/genes or not.Öğe Fusarium incarnatum Causing Fusarium Wilt on Protea (Protea cynaroides L.) in Turkey(2022) Çat, AhmetProtea (Protea cynaroides L.) is one of the most important ornamental plants commercially cultivated in Turkey and other parts of the world. In May 2017, protea plants heavily showed wilting symptoms were obtained from the protea growing areas at Hatay province of Turkey. Brown vascular tissue in the stems of the infected plants was observed. To determine the causal agent of the disease, necrotic tissue pieces taken from diseased plants were surface-sterilized with 10% sodium hypochlorite, two times rinsed with sterile distilled water, placed on Petri dishes containing potato dextrose agar (PDA), and incubated at 24 oC for seven days. Microconidia were no septate, ovoid, hyaline, single-celled, and 9 to 12 × 1 to 3 ?m. Macroconidia were slightly curved, four to six septate, and 27 to 31 × 3 to 5 ?m. Based on the morphology and cultural features, the fungus was identified as F. incarnatum, which belongs to the F. incarnatum-equiseti species complex (FIESC). In addition, a pathogenicity test was made using the apple fruits. The pathogen was re-isolated from inoculated apple fruits and both cultural and morphological characteristics of the pathogen were identical. To confirm the identity of one representative isolate, the internal transcribed spacer (ITS) region including 5.8S rDNA was amplified and sequenced with primers of ITS-1 and ITS-4. Fusarium MLST, Fusarium-ID and GenBank database were used for the identification of sequence. The amplified 465 bp product has 99% nucleotide identity with the sequences of F. incarnatum-equiseti species complex of MLST types and deposited in GenBank under accession number (MH005097). According to the literature, this is the first molecular identification of F. incarnatum on protea plants in Turkey.Öğe Identification of Seedborne Fungi on Soybean (Glycine max L.) Seeds Grown in Mediterranean Region of Turkey(2021) Üstün, Rüstem; Çat, Ahmet; Çatal, Mürsel; Uzun, BülentSoybean (Glycine max L.) is one of the most valuable oilseed crops in the world. It is not only an oil seed crop and feed for livestock, but also valuable mineral and vitamins sources for the human diet. The soybean yield is affected by various biotic and abiotic stress factors in all growing seasons. Diseases are one of the most significant biotic factors that reduce soybean growth and yield. Fungi are important pathogens affecting yield and quality by attacking plants during the growth period and after harvest. This study was conducted to detect and identify the seed-borne fungi associated with the soybean seed. From this context, 150 soybean seeds were randomly chosen from the experimental fields of Akdeniz University in Antalya province of Turkey. These seeds were sterilized with 70% ethanol for 1 min, followed by 10% sodium hypochlorite for 1 min and then rinsed with sterile water and then placed in Petri plates by using the agar plate method. A total of four seedborne fungi species namely Aspergillus spp., Penicillium spp., Cladosporium spp. and Fusarium spp. were isolated from the soybean seeds. Additionally, Genomic DNAs of these fungal species were extracted and the internal transcribed spacer (ITS) region of ribosomal DNA was amplified with the ITS-1 and ITS-4 primers using a thermal cycler. After sequencing of amplified products, the sequences were aligned. BLASTn analysis of each sequence showed that the sequences of the fungi had the similarity (99%) to the fungal isolates deposited in the GenBank.Öğe Molecular screening of registered durum wheat (Triticum durum) varieties and landraces to common bunt disease in Türkiye(2024) Çat, AhmetCommon bunt caused by the basidiomycetes fungi Tilletia caries and Tilletia foetida is significant wheat disease, particularly following rust (Puccinia spp.) diseases. Seed treatment with fungicides has traditionally been the primary method for disease control. However recently its effectiveness has reduced. Growing resistant plant materials are therefore preferred to management of common bunt disease. In this regard, the current study was conducted to detect common bunt resistance genes (Bt8, Bt10, and Bt11) in a total of 61 registered durum wheat varieties and landraces using molecular techniques. In PCR assay, these plant materials were screened with SSR marker Xgwm114 to identify whether they carried any of the Bt resistance genes. According to the molecular results, most of the tested varieties and landraces were found in the Bt8 resistance gene (15 registered varieties and 5 landraces). Additionally, the results showed that none of the tested varieties and landraces had gene combinations. To sum up, this is the first molecular study to identify common bunt resistance genes in durum wheat varieties and landraces in Türkiye. Furthermore, these findings can be used in breeding programs to management with common bunt disease.Öğe Reactions of Tetraploid Wheat Species to Septoria Tritici Blotch(2024) Çat, AhmetAscomycetes fungal patojen Zymoseptoria tritici’nin neden olduğu Septoria tritici blotch (STB) buğdayın küresel düzeyde yıkıcı hastalıklarından biridir ve uygun koşullarda önemli verim ve kalite kayıplarına neden olur. Bu çalışma, 84 tetraploit buğday türünün STB hastalığına karşı dayanıklılığını belirlemek amacıyla 2020-2021 ve 2021-2022 yetiştirme sezonlarında gerçekleştirilmiştir. Çalışmada kullanılan çeşitler tesadüf parselleri deneme desenine göre iki tekerrür olacak şekilde Akdeniz Üniversitesi yerleşkesinde yetiştirilmiştir. Hastalık gözlemlerine göre; 2021'de, test edilen genotiplerin 39 (%46.4) 'nun STB hastalığına karşı hassas ve çok hassas reaksiyonlar gösterdiği belirlenmiştir. Yine aynı yıl, genotiplerin 18 (%21.4)' i dayanıklı ve orta derecede dayanıklı olduğu saptanmıştır. 2022'de, genotiplerin 44 (%52.4)'ü STB hastalığına karşı hassas ve çok hassas reaksiyonlar gösterirken, 15 (%17.8) 'i dayanıklı ve orta derecede dayanıklı reaksiyon göstermiştir. Özellikle tüm Polonya buğday türlerinin STB hastalığına karşı çok hassas reaksiyonlar gösterdiği belirlenmiştir. Öte yandan, bir gernik buğday türü, Triticum dicoccum var. haussknechtianum, her iki sezonda da dayanıklı olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca, Akbaşak 073/144, Çakmak 79, Altıntaş 95, Yelken 2000, Fırat-93 ve Fuatbey 2000 gibi makarnalık buğday çeşitleri STB hastalığına karşı dayanıklı olduğu ve makarnalık buğday çeşitlerinde çok hassas reaksiyon saptanmamıştır. Sonuç olarak, belirlenen dayanıklı durum ve emmer buğday türleri/çeşitleri, STB hastalığına karşı dayanıklılık ıslah programlarında kullanılma potansiyeline sahiptir.Öğe Tescilli Makarnalık Buğday (Triticum durum) Çeşitlerinin Sarı Pas (Puccinia striiformis f. sp. tritici) Hastalığına Karşı Dayanıklılığının Belirlenmesi(2022) Çat, AhmetPuccinia striiformis f. sp. tritici (Pst)’nin neden olduğu sarı pas hastalığı, buğday bitkisinin en yıkıcı hastalığı olup, bu hastalık ile mücadelede en etkili kontrol yöntemi dayanıklı bitki kullanılmasıdır. Bunun için yaygın olarak yetiştirilen çeşitlerin mevcut hastalık popülasyonuna karşı veya virülensliği yüksek olan Pst ırk/ırklarına karşı test edilmesi gerekmektedir. Çalışma kapsamında, Türkiye'de tescilli 54 adet makarnalık buğday çeşidinde doğal şartlarda gerçekleşen sarı pas enfeksiyonu değerlendirilmiştir. Çalışma, 2017 ve 2018 yıllarında Akdeniz Üniversitesi yerleşkesinde iki tekerrür olarak gerçekleştirilmiştir. Hastalık değerlendirmesinde “modifiye cobb” skalası kullanılmış ve ardından belirlenen hastalık reaksiyona göre enfeksiyon katsayısı hesaplanmıştır. Çalışmadan elde edilen sonuçlara göre, her iki yılda da çeşitlerin çoğunun sarı pas enfeksiyonuna orta derecede hassas olduğu belirlenmiştir. İlave olarak, Kızıltan 91, Altın 40/98, Yılmaz 98, İmren, Çeşit 1252 ve Kunduru 1149 makarnalık buğday çeşitleri mevcut hastalık popülasyonuna karşı tarla koşullarında dayanıklılık reaksiyonu göstermiştir. Yürütülecek ileri ki çalışmalarda bu çeşitlerde bulunan direnç geni veya genlerinin moleküler yöntemlerle belirlenmesi gerekmektedir. Ayrıca, Türkiye’de tespit edilen sarı pas ırklarına karşı ıslah programlarında geliştirilen yeni çeşitlerin test edilmesi hastalığın kontrolü açısından önemlidir.