Babaoğlu, Resul2024-12-242024-12-2420181300-0756https://search.trdizin.gov.tr/tr/yayin/detay/301868https://hdl.handle.net/20.500.12604/5457Türkiye’de iç siyasetteki belirgin farklılıklara rağmen Atatürk dönemi, tek partiliyıllar ve çok partili demokrasiye geçiş dönemlerinde takip edilen dış politika anlayışınabakıldığında şaşırtıcı bir devamlılığın olduğu gözlenmektedir. Bu durumun barizörneklerinden biri olan Kıbrıs meselesi, büyük ölçüde Lozan Antlaşması’nın öngördüğüdevletler arasındaki siyasal düzene olan bağlılıktan ileri gelen bir siyaset anlayışıyla Türkdevlet adamlarının ilgi alanına girmemiştir. Kıbrıs Türk toplumu ile olan yoğun kültüreletkileşim, Türkiye’de siyasal karar alıcıların uzun yıllar boyunca ada sakinlerini Türkiye’yegöç etmeye özendirmek dışında radikal bir dış politik manevraya girişimlerine vesileolmamıştır. Kıbrıs’ı Türkiye’nin dış politikasındaki kırmızı çizgilerinden biri haline getirenLondra Konferansı,hem Kurtuluş Savaşı’ndan sonra dostluk ilişkisine evrilen Türk-Yunanilişkilerini uzun sürecek bir istikrarsızlık sürecine sürüklemişhem de bölgesel bir krize nedenolmuştur. Bu anlamda, Türkiye’nin Kıbrıs politikasını ilk kez dünyaya duyuran LondraKonferansı’nın ayrıntılı bir şekilde incelenmesi gerek Kıbrıs meselesinin tarihsel gelişiminekatkı sunması bakımından gerekse de Türkiye’nin Kıbrıs meselesindeki temel tezlerindekisüreklilik ve değişimin daha iyi anlaşılması bakımından büyük bir önem taşımaktadır.trinfo:eu-repo/semantics/openAccessTarih,Uluslararası İlişkilerTÜRKİYE’NİN KIBRIS POLİTİKASININ EVRİMİNDE BİR DÖNÜM NOKTASI: LONDRA KONFERANSI (29 AĞUSTOS-6 EYLÜL 1955)Article1836323347301868