Güven, Emre Bekir2024-12-242024-12-2420242148-1482https://doi.org/10.37583/diyalog.1499607https://search.trdizin.gov.tr/tr/yayin/detay/1241270https://hdl.handle.net/20.500.12604/495020. yüzyılın gerçeklik algısı ile yakından ilişkili olan “otokurmaca” kavramının, gerçek ile kurmaca ilişkisine bir tepki olarak ortaya çıktığı söylenebilir. Temelde gerçek ve kurmacanın tamamen ayrı noktalarda konumlanmasına rağmen, 20. yüzyıla geçiş sürecinden itibaren artarak birbirlerinin sınırlarına daha fazla geçmeleri, çağdaş insanın gerçek ile kurmaca eksenindeki algısının çökmesine neden olmuştur. Çöken bu algının, esası itibarıyla tartışmalı olan bir tür olan otobiyografi ile birleşmesi ise otokurmacanın ilk alanını oluşturmaktadır. Yazara ait gerçeğe dair bir verinin, kurmaca bir yapıta kimi zaman bilinçsiz, kimi zaman ise kasıtlı olarak yerleştirilmesi durumu romanlarda karşılaşılabilen bir durumdur. Bu çalışma, Franz Kafka’nın Dava romanı örneği üzerinden otokurmacanın ne olduğunu sorgulamaktadır. Amatörlük sonucu değil, tamamen kasıtlı olarak kendisine ait verileri metne işleyen bir yazar olarak Kafka’nın, yaşadığı bir olayın ardından yazdığı romanda otokurmacaya ne şekilde yer verdiğini irdelemektedir. Çalışmanın amacı, Franz Kafka ve Dava ekseninde otokurmacayı farklı bir açıdan ortaya koymaktır.trinfo:eu-repo/semantics/openAccessDavaFranz KafkaOtokurmacaÖzkurmacaGerçek ile Kurmaca İlişkisiOtokurmaca: Franz Kafka ve DavaArticle1218497124127010.37583/diyalog.1499607